31 Ocak 2012 Salı

Son Sigara // Bölüm 1



















Ekim - 2010
Hafif hafif yağmur çiğseliyordu, sahil kenarında ki durakta elinde pejmürde valiziyle beklerken..
Deli deli ve sert esen rüzgâr birden içini ürpertti, deri ceketinin yakalarını kaldırdı..
Islanmış saç uçlarının değdiği ensesi her zamankinden daha çok üşüyordu..
Bunu düşünür düşünmez tarifi mümkün olmayan bir acı gelip tokat gibi çarptı yüreğine.
Gözlerinin dolduğunu farketti, şaşırdı onca ağlamanın ardından hala kirpiklerini ıslatacak kadar gözyaşı kalmıştı..
Göz kapaklarını kırptı bir kaç defa ve göz bebeklerine bastıran hüznü bertaraf etmeye çalıştı.
Canı her zaman ki gibi sigara çekti, eli gayri ihtiyarı cebine uzandı..
Kağıdı buruşmuş sigara paketini eline aldı, uzun uzun baktı..
Kapağını açtı, içinde yarısı içilmiş ve söndürülmüş bir sigaradan başka hiç bir şey yoktu.
İçinden deli gibi bir ses onu yakıp içmesi gerektiğini haykırsa da Bora içmeye kıyamadı, içinden fışkıran bu isteğine karşı gelip sigara kutusunun kapağını kapatarak tekrar cebine koydu..
Önünden gelip geçen otobüslerin hiç birine binmedi, kendine korna çalıp duran taksilere de aldırış etmedi..
Kaç saattir oradaydı bilmiyordu...
Eli, cebine koyduğu sigara paketinin üzerindeydi, tarifsizdi Bora, içi yanıyordu!
Her şey onunla yine bu durakta başlamış, ve yine her şey onunla son bulmuştu..
...
Nisan- 2004
Ilık bir bahar akşamı aniden bastıran yağmurdan kaçıp, koşar adımlarla neşeli bir şekilde bu durağa sığınmıştı.
Ve canı yine sigara çekmişti, paketini cebinden çıkarmış içinden aldığı tek dalı dudakları arasına sıkıştırmıştı.
Biraz arandıktan sonra cebinden çıkardığı çakmağı yakmaya çalışmış ama ıslanan çakmağın yanmadığını görünce sinirlenip yolun karşısına fırlatarak arkasından kısık bir sesle küfretmişti.
Kendisini yarı yolda bırakan çakmağının arkasından bakakalmıştı bir müddet.
-"Çat!"
Arkasından gelen çakmak sesini duyunca bir an korkup sendeledi..
Yavaşça ve tedbirli bir şekilde arkasına döndüğünde işte o an orada durağın bir köşesine sinmiş, sırılsıklam ıslanmış bir şekilde beklerken gördü onu..
Elinde ki çakmağı yakmış ve ona uzatıyordu.
Aklına hücum etmiş sigara içme isteği içinde önce baştan aşşağı süzdü onu, üstünde buz mavisi kirli bir elbise ve kot bir ceket vardı.
Saçlarını solgun ve çiçekli bir bandana yardımıyla geriye itmişti.
Saçları ıslaklığın da etkisiyle beline kadar uzanıyordu. Düz saçlarının bal rengi yağmurun etkisiyle ıslanarak hafif koyulaşmıştı.
Yüzü bembeyazdı, yanakları hafif pembeleşmiş, koyu deniz yeşili gözleri ise kızarmıştı.
Onu inceden inceye bakışlarıyla süzerken kız aniden irkildi, elinde ki valiz yere düşerken cılız bir sesle sadece -"ahh.." dedi. Valiz yere düşerken ses çıkarmamıştı, belli ki içinde çok bir şey yoktu..
Kız, elinde yanan çakmakla o kadar uzun süre beklemişti ki ateşten ısınan çakmak elini yakmıştı.
Bora kızın irkilmesiyle kendine geldi, adeta damarlarını tırmalayn sigara içme isteğine yenilip kızın elinden aldığı çakmağı dudakları arasında beklemekten nemlenmiş sigaraya yaklaştırıp yaktı. 
Nefesiyle birlikte içine çektiği duman Bora'nın vücudun da bir anlık adrenalin patlaması yarattı, kaç saat olmuştu içmeyeli bilmiyordu ama bu gün yoğunluktan çok fırsatı olmamıştı o yüzden içine çektiği ilk duman hafif hafif başını döndürmüştü. 
Bi yandan sigaranın kendisinde yarattığı çapkın etkiyi düşünürken aynı anda aklı durağın köşesine sinmiş esrarengiz kızdaydı .
Öylesine güzel ve naif görünüyordu ki, büyüsüne kapılmış bir müddet kendine gelememişti.  
Sonra birden aklına elinde ki çakmak geldi, kıza uzatırken bir yandan
-"Merhaba, ben Bora." Dedi.
Kız biraz ürek, biraz tedirkin Bora'nın elinden çakmağı alırken sıkması için kendine uzatılan eli hafifçe sıktı.
-"Deniz..!" derken sesi titriyordu. Ağlamaktan kızarmış gözlerinden yanaklarına doğru bir iki damla daha süzüldü.
Bora kızın adeta kanı çekilmiş ve buz gibi soğumuş elini tuttunca içi titredi, ama elini bırakmadı.
Neden sonra o anda kızın yüzünde ki ıslaklığın yağmurdan değil ağlamaktan olduğunu anladı. Kendini toparladı ve sigarasından derin bir nefes çektikten sonra ne olduğunu soran bir sesle;
-"Deniz.." dedi ve cevabı okumak istercesine kızın gözlerinin derinliklerinde kayboldu.
-".." Deniz hiç cevap vermedi..
Bu şekilde bir müddet Deniz'in yeşil gözlerinde ki asi denize dalıp, derinliklerinde kayboldu.. Kendine geldiğinde kızın hala ağladığını farketti.
Bora ne yapacağını bilemedi bir an. Kim olduğunu bilmediği ve ömründe ilk defa gördüğü bu 18-19 yaşında olduğu anlaşılan kıza karşı içinde tarif edemediği bir şefkat hissi belirdi.
Kendini Deniz olarak tanıtan bu kızın deniz yeşili gözlerinden sızıp duran damlalar Bora'nın yüreğine akıyordu sanki.
Her şey bir anda olup bitti, Bora elinde olmadan kızı kendine doğru çekti ve sıkıca sarıldı.
Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama içinden gelen buydu ve yaptığı bu hareketten pişmanlık duymadı.
Ve ömrü boyunca da bunu yapmayı aklına getirdiği için ALLAH'a şükredecekti.
Gariptir ki kız hiç direnmedi, ne olduğunu dahi sormadan ve usulca kendini çeken Bora'nın siyah keten gömleği ile çevrelenmiş geniş göğsüne başını dayadı, birine tutunmaya öylesine ihtiyacı vardı ki!
Başını Bora'nın göğsüne yaslar yaslamaz kendini sıkıca tutan yabancının kollarınaa yığılı verdi bir anda.

(Devam edecek)


Nursalkımın..

28 Ocak 2012 Cumartesi

..































ALLAH der ki:
"Kimi benden çok seversen, onu senden alırım."
ve ekler:
"Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım."
 ve mevsim geçer,
gölge veren ağaçların dalları kurur,
sabır taşar,
canından saydığın yar bile bir gün el olur..
Aklın şaşar,
dostun düşmana dönüşür,
düşman kalkar dost olur,
öyle garip bir dünya..
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur..
Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya..
Öldüm der durur, yine de yaşarsın..!


Hz.Mevlana

Nursalkımın..