Ve en çok...
En çok gece olunca, etrafa bir sessizlik çökünce duyuluyor iç sesim
Ve en çok o zaman vuruyor tam on ikiden beni hüzün..
Bazen kaçıp kurtulmak istiyor ruh ten kafesinden..
En çok ümitsizlik geldiğinde yanıyor canım..
Ve en çok imkansızlıklara kanıyor içim..
Ve bir de sen..
En çok sessizliğin yankılanıyor mabedimde..
İnşirahlar fayda vermiyor ki!
Yetmiyor artık uzaktan sevmeler,
Bir tutam duayı alıp bastırıyorum sensizliğime!
Olmuyor...
Sen kaybından ölüyorum yavaş yavaş..
Başım dönüyor, sen dönüyorsun,
Ama dünya, benim dünyam duruyor işte!
Günahlar geliyor vuruyor beni en kuytularda,
Melodisini kaybetmiş bir beste misali
Süzülüyor, savruluyor tüm notalarım...
Söyle, hangi teselliye sığınayım?
Söyle, hangi kapıdan medet umayım?
Bu yokluk ölesiye kanıma dokunuyor,
Canıma canıma batıyor, feryat figan tüm ahlarım!
Söyle, şimdi ben bu yıkılmışlığın hangi tarafından tutayım?
Ne dersen de...
Yolunu kaybetmiş bir yolcu..
Ateşe düşmüş bir günahkar..
Masumiyetini yitirmiş bir zavallı..
Fark etmez ki benim bir adım yok artık,
Ben benden göçeli, yüreğimden bir sen geçeli çok oldu..
Gelip de baş köşeme kurulduğundan beri..
Kimi zaman fakir bir dilenci,
Çoğunlukla kimsesiz bir göçebe...
Yani anlayacağın çok oldu ben biteli...
"ben benden göçeli" ne güzel demişsin
YanıtlaSilHepsi doğru, ama en çok da iç sesin gece uyanışı...
YanıtlaSilKeşke sen senden geçmeden geleydi
YanıtlaSilYüreğine kurulduğu gibi
Yanıbaşına kurulaydı
evet geceler hep daha acıtıcı,ruh için de,beden için de:(
YanıtlaSilçok çok iyi ifade etmişsin. tüyleri ürperiyor insanın yaa.
YanıtlaSilYüreğine sağlık çok güzel ifade etmişsin nursalkımım :)
YanıtlaSil