Şimdi ellerim bile yorgun yazmaktan..
Dilim lâl olmuş susmaktan..
Ve gözlerim kör..
Gerçekler ağır geliyor bedenimin derinliklerinde bir yerde,
Saklanan hayallerimle ruhumun penceresinde,
Uçurtma olup uçmak isteyen bir kuş var..
Ve şimdi gün akşama vurmuş da güneş ayı kıskanıyor!
Etrafta bir garip matem kokusu aylakça dolanıyor..
Şöyle bir maziye dalıp gidiyorum da,
Bırakın beni ne olur!
Bırakın..
Ben hep çocuk kalmak istiyorum!
Hayat hazan, hayat tatsız, hayat tuzsuz..
Ve biraz da bayatlamış yine aynı acılar..
Bir gönül var avuçlarımda biraz kırık dökük..
Ve içinde susuz kalmış bir sevgi, bölük pörçük..!
Ahh sevgili......
Sen bilmezsin..
Yoruldum da lâl'e düştü suskunluklarım,
Yoruldum..
Çıkmaza vardı tüm yollarım..
Bir bilsen şimdi,
Karanlık ellerimden tutup beni kendine çekiyor,
Gel !
Gel, ebedi ışık bende diyor....!
Sanki göz kapaklarıma muzip bir el dokunuyor,
Usul usul ağlıyorum..
Ve hissediyorum şimdi ÖLMEK bana tatlı geliyor..
Hayat bizi eksitti, bizler bayatladık ne yazık ki..
YanıtlaSilbiz insanlar için ölmek sevgiliye kavuşmaksa ama öyle dünyalık sevgiliye değil mevlananın düğün gecesi dediği sevgiliye kavuşmaksa en güzelidir.
YanıtlaSilçocuk kalmak...
keşke hep çocuk kalabilseydik. ama çocukluğumuzda kalamadık maalesef. onun için de içimizdeki çocukla yaşayacağız ömür boyu onu hiç büyütmeyeceğiz ki hayatı gerçekten yaşayabilelim.
çok mu konuştum canım yaa :)
Hayat, bir ip cambazının ip üstündeki hali..
YanıtlaSilO çocukluk nasıl özleniyor.her canimız yandığında arıyoruz çocukluğumuzu bulamiyoruz ama...
YanıtlaSilölme
YanıtlaSilçok öldük zatı
ölmek deemeeee yaaaaa amaaa :)
YanıtlaSilAh bi' bitse ölmelerimiz.
YanıtlaSil