12 Nisan 2017 Çarşamba

Kırık Kalpler İskelesi..



Koştu, yetişemeyeceğini bile bile koştu..
Gidişini göre göre koştu..
Zamanı bile gerisinde bırakacak kadar hızlı, ama iskeleden ağır ağır ilerleyen vapura yetişemeyecek kadar yavaş, koştu..
Nasılda içine oturmuştu ayrılık oysa daha biraz önce "Bana ne ya.. Nereye gidersen git!" diye saçma sapan sözler sarf eden kendisi değil miydi?
Bir çırpıda, sevgilinin gözlerinden akan yaşlara aldırmadan dönüp arkasını aşklarından adım adım uzaklaşan da O'ydu.
Peki şimdi ne olmuştu da yüreğinde bir yangın alevlenivermişti, içinde tahammül edemeyeceği derecede sancıyan bu şey de neydi?
Bu güne kadar hep gel geç aşklar yaşamamış mıydı?
Sevgililerinin üç günlük hesaplarını tutup dördüncü gün kalpleri kıra kıra elveda dememiş miydi?
Hayata bir oyun penceresinden bakıp insanları oyuncak figürler yerine koymamış mıydı?
Bu güne kadar kaybedecek hiç bir şeyi olmayan laylaylom gönlü şimdi neden böylesine sızlıyordu.

Koştu, adımları birbirine karışırken yere düşüp bir yerini acıtması umurunda bile olmadan koştu..
Yetişemeyeceğini bile bile, ellerinden zalimce kaçıp gitmesine izin verdiği aşkına döndüremeyeceğini bile bile koştu..
Koca vapurun uçuşan martılar arasından duyulan düdüğünün acı sesi içini burka burka koştu..

Arkasından koştuğu şey ya da kişi sevdiği Dilek miydi? Yoksa kendi kör günahları mıydı bilemedi..
Ta ki iskelenin ucuna gelene, denize düşmesine ramak kalana kadar gözlerini yumdu ve koştu..
Yetişemeyeceğini, sonsuza dek kaybettiğini bile bile durmadı, koştu..

Hayret! Akrep bakışlarını ilk defa istila etmişti hüzün, cayır cayır buğulanan gözleri ilk defa yaşarıyordu,
Belkide kurumuş gönül topraklarında, küçük bir çiçek ilk defa filizleniyordu..
Kalbin kırılması, kalbin delice çarpması nasılmış ilk defa öğreniyordu..

Koştu yetişemeyeceğini bilerek, kendi aşkını kendi eliyle imkansızlara kurban edecek kadar cüretkar oluşuna söverek, ayağının altında ki toprak tuz buz olana kadar koştu...

İlk defa terk edilmişti ve ilk defa terk edilmek denen olay canını yakmış, ilk defa aşksızlık düşüncesi böylesine ürkütmüş, ilk defa kaybedilen sevgilinin yokluğu böylesine soğutmuştu tenini.

Sonunda durdu, sevgilisinin ağladığını hala görebileceği mesafedeydi vapur..
Ama uzatıp ellerini, yanaklarından yaşları silemeyeceği kadarda uzak..
Onları ayıran vapur yavaş ve vakur bir hareketle nazlı gelinler misali süzülürken denizin üstünde, sevdiğinin kıymetli damlaları batan güneşin yansımasıyla çarpışıp karışırken sulara..
Durdu, hayatında ilk defa yolun sonuna geldiğini, bundan sonrasının yaşanmaz olduğunu düşündü..
Durdu ve sol yanına dokundu..
İlk defa eline batan kırıkları hissetti, tuz buz olmanın sancısını duydu..

Ve sonunda kendinin de bir kalbi olduğunu anladı..









Nursalkımın..

10 Nisan 2017 Pazartesi

Issız..




Ve yollar bitti...
Şimdi ortada kalmış bir yolcu misali..
Uçsuzum, bucaksızım..
Sessiz ve ıssızım..


İçimde yanan ateşin sebebi senken,
Sensiz nasıl sönerim..
Geçtiğim onca ateş çemberi varken söyle,
Şimdi hangi yoldan dönerim..


Ben hala hayallerde yaşıyorum..


Nursalkımın..

6 Nisan 2017 Perşembe

Gel..



Gel,
Gel ey rüyalarımın efendisi..
Masivadan dola boynuma kaderini..
Hükmün fermanımdır başım üstüne..
Gel ey gece gözlüm,
Varlığın varlığım üstüne..

Gel, ıssız sokaklarımda mavi güller açsın,
Gel de, kederine tutkun bu kara matem artık bitsin!
Denizlerim ol, hırçın dalgaların soğuk tenime sinsin! .
Gel, sarmaşıklar misali sarılayım dallarına,
Gel, tüm ümitlerim kokunla yeniden yeşersin!..

Gel, ey ruhuma katre katre işleyen!
Gel de yeninden bul beni!
Sevda ile var et ağlayan gülüşlerimi!
Bir aşkı bırakıver usulca gönlümün surlarından içeri!
Bahar olsun tenimde,
Aşk koksun yüreğimde,
Çiçekler açsın gözlerimde!

Gel ey sevgili..
Yağmur ertesi açan ebem kuşağı gibi..
Yedi renginle boya beni,
Bilmez misin sanki?
Hasretim ben öylesine sevilmeye..
Gel de baştan yaz kaderimi!

Ey gece gözlü sevda diyarım!
Sen gel yeter ki...

// Eskilerden










Nursalkımın..

5 Nisan 2017 Çarşamba

Yüreğim Açık Kapı..



Yüreğim açık kapı,
Gel misafirim ol bu tende..
Güllerimin rengi metruk şimdi,
Gel tefsirim ol bu alemde..

Ben kapattım gözlerimi gayrısına,
Yüreğim yarım, umutlarım göçebe..
Hangi efendinin kölesi şimdi aşklarım bilmiyorum ki..
Gel,
Sadece çık gel..
Yürek kapısı bir sana açık, gel..







Nursalkımın..