26 Aralık 2013 Perşembe

Ayaz'da mı Kaldın AYAZ Bebeğim...

Ayazda mı kaldın AYAZ bebeğim,
Bilseydim, canımın son damlasıyla ısıtırdım ellerini..
Bilseydim, yüreğime basardım üşüyen minicik bedenini..
Bilseydim, ipeklere sarıp sarmalardım yüreğini..
Bilseydim, azrailden bile saklardım seni..

Özür dilerim, bilemedim..
Özür dilerim bebeğim..
Özür dilerim..

Bildiğim tek şey var;
Demek ki çok güzelmişsin ki mevlam seni dünya da o soğukta bırakmaya kıyamamış..

"HABER İÇİN TIKLAYINIZ"

"EY ÖKSÜZÜN, YETİMİN, FAKİRİN HAKKINI GÖZ KIRPMADAN YİYENLER, MAHŞERDE YAKANIZDAN ASILACAK BİR ELDE BENİM!"

---------------------------------------------------------

Son günlerde yoğunluğum sebebiyle bloguma giremiyorum, beni merak edip güzel dualarını esirgemeyen arkadaşlarım hepinize çok teşekkür ederim, beni düşünmeniz, nasıl olduğumu sormanız, merak etmeniz şu an da donmakta olan yüreğimi ısıttı..

Hepinizden ALLAH razı olsun..

Bu gün şartlarımı zorlayarak yazma fırsatı buldum dahası neredeyse bir aydır ilk defa Türkiye'nin gündemini ve haberleri okuma/izleme imkanı buldum..

Son günlerin haberleri sanırım internet erişimi olan ve benim blogumu okuyabilme fırsatı olan herkesçe malumdur..

O haberlere değinmek, birilerinin show kanallarına çıkıp timsah gözyaşlarından tiksindiğimi anlatmak için uzun uzun yazmayacağım..

Zaten daha sonrası için yazmak istediğim uzun bir sitem postu var hayalimde, yukarıda ki olaylarda payı bulunan şahıslar için o sitem postum da gerekli "HAKARETLER" mevcut olacaktır..

Bu gün içimi donduran, yüreğimi katmerleyen, bahsine değinmek istediğim, ama parmaklarımın yazmaya dahi varmadığı, bu gün lüks içinde yaşayıp bir de haberlere konu olanların, orada burada sahte gözyaşı dökenlerin doğrudan hakkını yediği mağdurlar..

O haberlere konu olan trilyonların, asıl sahibi olan 'MAZLUMLAR'..

Hele de onlardan bir tanesi;

Camı kırık, metruk yuvasında(!), Konya gibi 'Müslümanlığı' ile övülen ve dahası soğuğu ile bilinen bir memlekette;

 Ayazda bırakılan, minicik AYAZ bebek..

Çok sevgili devletimiz, kutu paraların ortaya dökülmesine, görünen köylerin kılavuz istememesine rağmen masum(!) bakanlarına ve haklarına sahip çıkarken, devletin ve o masum(!) bakanların yönetimine sahip olduğu bir ülkede vatandaşının her ihtiyacını gördükleri iddia edilirken, sanırım henüz kırk günlük olan 'Ayaz bebek' in elleri, ağzı, burnu çok küçük olduğu için çaresizliğini göremediniz değil mi?

Zira o sabi, bu yüzden soğuktan donarak öldü..?

Ama ben eminim ki, O'nun yüreği büyüktü...

Eminim, Ayaz bebek soğuktan üşüyüp, minicik ciğerleri dolarken, Konya'da yatıyor olmaktan içi acımış olan Mevlana gibi bir gönül dostunun kabrinin bulunduğu, alçak gönüllülüğü ile tav olması gereken bir şehirde..

Konya..

Şimdi sorarım ben, evet şimdi sorgularım "Ey komşusu aç yatarken, kendi evlerinde tok yatan Müslümanlar; sizin efendimizin hadisinden haberiniz yok mu?" diye..

Şimdi sorgularım, Ey BAŞBAKAN madem sizin bakanlarınız masum ve hakikatliydi; sizin yönetiminizde olan bir ülkede AYAZ BEBEK neden ve nasıl soğuktan öldü?

Bakanlarınıza böyle sahip çıkarken, ultra lüks 'GÖZYAŞLARI' ekranlarda halkın duygularına peşkeş çekilirken, eşi bu ülke için vatani görev yapan o anne'ye NEDEN sahip çıkmadınız????

Daha neler sorarım da yazmakla bitmez;

Ama sayın BAŞBAKAN son bir sorum var;

 AYAZ bebeğin SOĞUKTAN ve BAKIMSIZLIKTAN olan ölümünün; tam da yolsuzlukların huzurunuza çomak sokup, canınızı sıktığı bir anda, tam da çalıp çırpanların belki de gerçekten yakalandığı ve hesap sorulmaya çalışıldığı bir günde, tam da sizin o insanların "PİSLİKLERİNİ" bildiğiniz halde üstünü örtmeye çalıştığınız  bir ortamda vuku bulması, ortaya çıkması sizce sadece tesadüf mü?

Peki başbakanı olduğunuz bu ülkede ölen AYAZ bebeğin, minicik yüreğinin çektiği acılardan, minicik gözlerinin ölüme kapandığı o evden mahşer gününde ilk hesaba çekilecek olanlardan biri olduğunuzun farkında mısınız?

İnşaALLAH, inşaALLAH bu küçük ölüm gönülleriniz de nefis sorgulamasına ve ALLAH korkusuna sebep olur da en azından şu saatten sonra devletin her kademesinde bulunan o açgözlüler artık hak yemeyi bırakır ve düzgün bir yönetime adım atarsınız..

İnşaALLAH, inşaALLAH şu saatten sonra devlette ki hırsızlar sebebiyle ben gibi başı kapalıların yancı yaftası yemesinin önüne geçersiniz..

İnşaALLAH, inşaALLAH safi niyetle, sırf bu ülkenin SOL ZALİMİN'in gazabından kurtulabilme, ülkesinde insanca yaşayabilme umudu ile oy verenlerin, en azından sizin adaletsizliklerinizi anlatmaya çalıştığımda zamanında yaşadıkları acıyı yeniden yaşama korkusundan, şimdi her türlü haksızlığınızı yutmaya çalışıp sizi savunan benim tanıdığım o iyi insanlar için, umarım artık sizin de zulmünüz son bulur..

Özür dilerim, Maviş anne...









Nursalkımın..

21 Kasım 2013 Perşembe

Karışık İfadeler


Ayyy bayıldım ben bu resme ya..
O şaşkın ifadeler falan ne kadar şirin öyle :)

Neyse, bir yerde dolanırken gördüm, beğendim ve sizlerle paylaştım.
Bu aralar biraz duaya ihtiyacım var, hazır gelmişken yüreği büyük dostlarımdan dua talep ediyorum.
Bu aciz şahsiyete dualarınızda yer verirseniz, bu dünyada benden mutlusu olmaz..
Tüm herkese mutluluk ve huzur dolu günler diliyorum rabbimden..
Şu yukarıda ki mutlu sarı kafa var ya :) işte bu yazıyı okuyanların yüzünde ki ifade aynısının tıpkısı olsun inşaALLAH.

Hayırlı cumalar, hayırlı haftalar, hayırlı ömürler..

Nursalkımın..

16 Kasım 2013 Cumartesi

Helal etmiyorum..




canimi oylesine yaktin ki sen;
yuregimden sana harcanan sevgimin tek bir kirintisini,
gozlerimden senin icin akan yaslarin tek bir damlasini,
senin icin yazdigim kelimelerin tek bir parcasini,
sahidim olsun ki tum alem, sana helal etmiyorum...
seninle karsi karsiya gelecegim o ahiret gununde,
yapisip yakana;
sana olan ozlemlerimin bir bir hesabini soracagim..
gozlerinin icine bakmak yaksa da canimi,
ahdim olsun!
gozlerinden sensiz gecen yillarimin hincini alacagim...




Nursalkımın..

5 Kasım 2013 Salı

Hayallerimle Geldim..


Son günlerin gözde Mim'i ile karşınızdayım efendim..
Güzel arkadaşlarımdan Kahve Tadında (TIK) ve Maviye iz Süren (TIK) yüce gönülleri ile beni mimlemişler :)
Mim'in adı "Hayallerinle Gel!" olunca efendim bende beynimin köşesinde derlediğim hayallerimi de tutup kolundan aldım geldim.


Immm hangi hayalimle gelsem ki acaba..
Kısa olsun az biraz da heyecanlı..

Yazdım aşağıda üstelik ne çabuk kaptırdım kendimi bu hayale ben, keşke gerçek olsa bir gün.. Ama daha kitabımın birincisini bile tamamlayamadım.. Umarım bir gün onuda becerebilirim..

Neyse daha da uzar giderdi benim hayalim ama kısa keseyim ve tadında kalsın istedim sonra çok kaptırıp kendime gelince üzülmekten korkarım :)

Bu mim çok eğlenceli ve her zaman ki gibi okuyup, yorum yazan ve yapmak isteyen tüm arkadaşlarımı mimliyorum...


Şimdi başlasın hayallerim..;
..

Nihayet "Kayıp Yıldız " isimli serimin son kitabını da bitirdim, aklımda olan hikayenin kağıt ve kalemle buluşması muhteşem oldu. 

Heyecanlıyım, acaba hangi yayın evi yayımlar ki kitabı mı.?

Ahh.. Keşke şöyle iyi bir tanıtımı da olsa, tüm dünya duysa sesi mi.. 

Bütün dünya okusa kelimelerimi, her kalpte benim gibi sihirli kıpırtılar parlasa ve ben gibi camdan çevrili bir hayal dünyasında yerini alsa tek tek her okuyan....

Evvet, aklıma gelmişken şu son metni de her zaman ki gibi sabırsızlıkla bekleyen Meyra'ya yollayayım dur. Okusun ve fikrini beyan etsin benim can arkadaşım. Ama kalbimde kocaman bir sıkıntı;

 'Ya hikayemi insanlara ulaştırmayı başaramazsam?'

'Ya benim hikayemde daha niceleri gibi sönük bir yıldız gibi kendi çehresinde parlarsa sadece..'

Olsun varsın ne yapalım hem Meyra en azından iyi bir okuyucu..

Mail gitti, şimdi işlerime kaldığım yerden devam etmeliyim, neydi şurası if($b== ..........

..

ALLAH ALLAH hiç bir yerden posta beklemiyordum hem bunun dışında Amerika'dan geldiği yazıyor, nedir ki bu acaba? 

Çok ilginç içimde karışık bir duygu..

Nereden çıktı şimdi bu?

Bu İngilizce metin çok karışık, ne demek istemişler senin kitabın falan, sözleşme, teklif falan? 

Hımm şurada tercümesi de varmış okuyayım bakalım neymiş bu..

-Yok canım daha neler..

Bunlar benim kitabımı nereden biliyorlar ki? Daha hiç bir yere baş vuramadım korkumdan..

Sanırım bir rüyadayım (ya da hayal kuruyorum :) ) Ya da biri bana şaka yapıyor..

Ahhh tabi ya..

Meyra, geçenlerde Amerika'da ki editör posta arkadaşından bahsetmişti, yapmış olamaz değil mi, hadi o yapmışsa bile koskoca şirket benim basit kitabımı yayınlama hakkını istemiyor değil mi..

..

Çok mutluyum kitleler benim hikayemle heyecanlanıyor, üzülüyor ve mutluluk duyuyor..

Üstelik filmi bile yapılacak, nasıl eğlenceliydi oyuncu ve mekan seçmeleri. Tam hayallerimde ki gibi yaptılar her şeyi..

Çok mutluyum ardımdan beni hatırlatacak güzel bir eser bırakabileceğim.. İnsanlar benim kelimelerimle güzel hayaller kurabilecek..

..

Bitti.



Nursalkımın..

23 Ekim 2013 Çarşamba

Acı/lı..



Senden sonra alfabenin 28 harfi kaldı elimde,
Şimdi acımı istediğim gibi  yazıyorum..
Hangi kelime yazarsa yazsın yürek penceremde,
Ben "Mutluluk" ta bile acından ağlıyorum..

Nursalkımın..

10 Ekim 2013 Perşembe

Bayram Sevinci/ Tebriği




(ALLAH'ımm bu nasıl bir şey böyle, ballı ballı yemek lazım bunu!!
Nette buldum resmi, kimin bilmiyorum ama sonsuz kere MaaşALLAH!!)

Herkese merhaba,
İçim kıpır kıpır şu an da,
Biliyorum benden beklenen bir davranış değil ama;
Önümüzde ki haftanın bayram nedeniyle kocaman bir hafta hiç kesintisiz tatil olması dolayısı ile mutluyum, mesudum efendim.. :)
Bu aralar uyuşukluk abidesi olan bendeniz koca bir haftayı yatarak geçireceğim desem de inanmayın,
(kesin kendime yapacak bir iş bulurum ama) önümüzde ki haftaya dair şuan da tüm planım yatmak :D)
Belki yarın bir daha vakit bulup yazamam endişesi ile hazır kendime ayırabileceğim saliseler kırıntısı kadar vakit de bulmuşken, bulabilmişken, buradan ilanı tebrik yapayım, herkes'in bayramını kucak dolusu sevgilerle kutlayayım istedim..

Üstelik bu gün havanın da cıvıl cıvıl olması beni olumlu yönde etkiledi :)
Huzurluyum çok şükür, sonsuz kere şükürler olsun, hamdolsun..

Herkese kucak dolusu selamlar gönderiyorum..
Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüp, tüm Müslüman aleminin Mübarek Kurban Bayramını kocaman tebrik ediyorum..

Ve son not; Hani taa fiii tarihinde bir söz vermiştim evimin yapım aşamasında ki resimlerini paylaşacağım diye;
Homurtular duyar gibiyim bazılarından (!) evet bayramdan sonra yapım değil bitim hali olacak ama onu yapacağım, kesin ama bu sefer..
Tabi ölmezde sağ kalır isek bi izniALLAH..
Bekleyenlere heyecanla duyurulur..

Sevgiler, saygılar, kucak dolusu sevgiler :)




Nursalkımın..

8 Ekim 2013 Salı

DUYGU MİM'i..

 

Sanırım kendime yakışacak bir mim buldum..
Nerden mi buldum, söyleyeyim nam-ı değer Deeptone den yani Sade ve Derin'den (TIK TIK) :)
Yapalım bakalım ortaya ne çıkacak..

1. En çok kırıldığın/incindiğin kelime?

   Beni herkes kıramaz, beni kırabilecek olanlar sadece sevdiğim ve değer verdiğim insanlardır ve onlardan bana kendimi değersiz hissettirme yönünde gelecek her kelime kırar kalbimi.. Ama sanırım en üzecek olanı şüphesiz "Değmezsin.." olurdu..

2. "Herkesin kullandığı bir kelime olur, ama senin için bir insan olur, o özel insan o kelimeyi kullanınca   "alınırsın" ne düşünüyorsun?

   Bilemedim şimdi ?

3. Seni en çok duygulandıran şarkı?

Çoook vardır ama en çok aklıma takılan Sezen abladandır..
1 - İstanbul İstanbul olalı..
2 - Adı bende saklı..

4. Daha önce seni bırakan birisi geldi senden ikinci şans istedi sen de verdin ama buna rağmen yine bırakıp gitti...Şimdi pişman! Ne yaparsın, ne hissedersin?
 
   Ben salağın önde gideniyim bu konuda defalarca kırılıp affedebilirim, en iyi yaptığım şeyi yaparım.. Ağlarım sadece..

5. Nefret mi Aşk mı?
 
Nefret denen duygu benim bünyeme irade edilmemiş ne yazık ki.. Ne yazık ki diyorum bazen aslında olması gerekli ama tabi ki bu sorudan payıma düşen "AŞK" tır benim :)

6. Birinin kalbini kırdığında nasıl gönlünü alırsın?

     Özür dilerim..

7. Nasıl ağlarsın? Bağırarak mı? İçine akıtarak mı?

    Her türlü, dibine kadar :) Zaten bu mim'i yapma başlangıcım bu sorudan çıktı :P

8. En korktuğun şey?

    Sevdiğim-sevmediğim tüm insanları kaybetmek.. Küçüklüğümden kalan bir korku, kardeş acısının yeri büyük bu korkuda..

9. Ruhun sıkıldığında ne yapmayı seversin? Kendini nasıl sakinleştirirsin/dinlendirirsin?

    Açık mı söyleyeyim? Eğer endişeli ve kaygılıysam 2-3 uyku hapı alır ve uyumaya çalışırım. İçim sıkılmışsa yalnız başıma özellikle deniz kenarına, sahile giderim ve insanları izler şu an ne düşünüyor olduklarını tahmin etmeye çalışırım.. Üzgün, bitkin, neşeli, her türlü insanı gözlemlerim.. İyi gelir..

10. Bazen kızılmasından hoşlanırsın, peki en çok ne için kızılmasını seversin?

    Bilemedim bunu da...

11. Şiir/müzik/öykü/deneme?
     
      Sizce benim için hangisi, cevabı duyar gibiyim.. :)

12. En son ne için ağladın?

      Sevdiğim birini kaybettiğimi sanıp onu tekrar bulunca sarıldığımda kaybetme korkusundan ağladım...

13. Birinde hemen etkilendiğin özellik?
   
     Elleri ve el temizliği..

14. Dayanamadığın şey?
     
      Kesinlikle haksızlık ve kibir!

15. En sevdiğin duygu?

      Huzur..

Her zaman ki gibi bu yazıya cevap veren ve yapmayı isteyen herkesi mimliyorum..

Sevgiler efendim..


Nursalkımın..

4 Ekim 2013 Cuma

BİLMEYECEKSİN.. SANADIR BU SİTEMLER...



Yüreğimin kıyısında ki uçurumlarda, asılı kalan yıkık bir sevda..
Gözlerinin izleri dokunurken hala anılarıma,
Tenime varan terennümlerinin değdiği yerler sızlarken böyle..
Andım seni, unutulmuşluklarda nadasa bırakılan ey sevgili..

Gönlümün tüm pencereleri kokundan arınmak için açılırken sonuna dek..
Neden yine "sen" esiyor üzerine kilitler vurduğum bir köşemden?
Neden yine adın dudaklarıma değiyor sessiz fısıltılarla?
Boğazımda bir yumru, neden hala göz bebeklerime takılıyor dumanlar..?

Ey ilk'im,
Bir insanın kokusu nasıl yenik düşmez ki yıllara?
Nasıl unutulmaz ki vefadan yoksun bir yürek böyle?

Senden sonra, soluşlara düştü yolum..
Senden sonra, kanadı kırık bir kuş, yolunu kaybetmiş bir yolcu misali..
Senden sonra, senin varlığına hasret, sensiz geçecek bir ömrü taşıyorum omuzlarımda..
Bu günlerde yine, ...
Özledim işte, anlasana..

Bilmeyeceksin, duymayacaksın, okumayacaksın ama sanadır bu sitem büyüğüm..
Hiç bilmeyeceksin ama buna rağmen yüreğim soluksuz haykırmaya devam edecek zaman zaman..
Merak ediyorum arada bir acaba sende ?

..

ö.s.ç.h.s.b.g.ö.s.i.s.....   D.S.A.B..

..

"Leman Sam -- Anladım ki " Bu gün seni anılamrımda andıran şarkı..

Nursalkımın..

27 Eylül 2013 Cuma

Farkındalık, Şükür ve Cuma..



Benim bir rabbim var ve o benim her halimi, her sıkıntımı, her derdimi, her isteğimi biliyor..
En önemlisi bunları bildiğini bana fark ettiriyor..
Ve ben secdeye varıp dua edebiliyorsam, her an içimden ondan bir şeyler dileyebiliyorsam, onun varlığına sığınabiliyorsam bu ALLAH bunu bana nasip ve taktir ettiği içindir..
O benden istememi istediği için ben onun kapısına varıp ondan isteyebiliyorum...

Çok şükür rabbim eksik bir kul olmama rağmen seni biliyorum, senin habibin peygamberimiz Muhammet Mustafa (s.a.s)'i tanıyorum ve seviyorum..
Çok şükür rabbim bana hak din İslam'ı nasip ettiğin için..
Çok şükür rabbim bana şükredebilme nimetini bahşettiğin için..


Çok şükür rabbim senden isteyeceklerimin senin kudretinin yanında hiç bir şey olmadığını bana bildirdiğin ve istemem için beni yüreklendirdiğin için..
Çok şükür rabbim..
Sonsuz kere şükürler olsun..


Hayırlı cumalar..





Nursalkımın..

24 Eylül 2013 Salı

Üşüttüm.. // Üşüdüm..


Soğuktu ya kalbin,
Mahzen gibi derin bir karanlık ve ürperti..
Üşüttüm aşklarımı, ateşim eksilerde..
Üşüttüm sol yanımı, gülmelerim eskilerde..

Gelir diye bekledim gidenleri,
Kalır diye bekledim gelenleri..
Bilemedim..
Ne giden değermiş ne kalmış gibi yapan..
Sevmek derin, dipsiz bir kuyu..
Aşk koca bir yalnızlıktan öte değilmiş..
Sevmek, kavuşmak güzelmiş de..
Ya sonrası?

Sevdiğinden sevmediğin şeyler görmek, duymak, işitmek?
Aşk mutluluğun neresinde başlar?
Ve mutsuzluk aşksızlık mıdır?
Çelişki yaman değil mi..
Aşk hep masalların baş kahramanı,
Peki ya baş düşman yine o değil mi?
O'nsuzluk değil mi küle çeviren?
O'nsuzluk değil mi deli divane eden..

Şimdi bir kabuk örüyorum etrafıma..
Karanlık, yalnızlık ve birazda aldırmazlık..
Sonu ne, sonucu ne bu yaşadıklarımın..
Utanç, kana işler mi?
Hayatımı sıfırlamak istesem..
Baştan yazılsın kaderim,
Ve lütfen bir kotası olsun artık kederin!

Kaçıp gidebilir miyim bilinmezlere..
Peşime takılan kişiliğimden, anılarımdan, özlemlerimden de kaçabilir miyim?
Üşüdüm, mümkün müdür başka bir şehrin bam başka güneşinin altında yalnızlığıma sıkıca sarılıp ısınmak..
Üşüdüm, üstüme örtülen kalın bedeller içinde bile..
Üşüdüm, kimliksiz bir dünyanın içinde bileklerime vurulan prangalar arasında..

Bilemedim, gerçekleri ya..
Üşüdüm..
Üşüttüm de üstüne..
Şimdi her şey geliyor üstüme, üstüme..



Nursalkımın..

23 Eylül 2013 Pazartesi

Bekle Geçecek..


Korkuyordu..
Ürkek bakışlarında hep aynı perişanlık..
-"Yine kaybeder miyim?" diye sordu kendine..
Aslında biliyordu korktuğu onu kaybetmek değil yalnız kalmaktı..
Hesapsız ve kimsesiz kalmaktı..
Güldü kendi kendine, buruk bir tat bırakmıştı bu tebessüm dudaklarında..
-"Ne kadar acı değil mi.." diye söylenmeye, kendine sormaya devam etti..
Evet çok acıydı, etrafında ki kalabalığa rağmen bir yığıntıya muhtaç olması..
Kendisini sevmeyen bir yüreğe böyle teslim olması sadece kendi suçu muydu?
Yoksa içinde bulunduğu kuru kalabalık mıydı onu bu pervasız acizliğe iten..

Cevap belliydi, belki ama..
Beyninde ki düşünceleri susturmayı denedi,
Bu soruları durmaksızın sorup durmak, düşünüp kurmak kendini acıtmaktan öteye gitmiyordu..
Ne yapmalıydı, biliyordu..
Biraz canı yanacaktı ama yapmaktan başka ne çare vardı ki zaten?
Bir avuç zaman aldı sonra, sol yanından gömleğini kaldırıp kalbinin kırık parçalarına sürdü..

-"Bekle.." Dedi, yine kendiyle konuşmuştu..
-"Bekle, geçecek.."



Nursalkımın..

18 Eylül 2013 Çarşamba

Kaybetmek ve Bulmak..



Bundan bir önceki yazım vicdani doyumsuzluğum hakkındaydı o yazıda hayatım normal sürerken imkansız isteklerimden ve gerçekleşmeyince içinde bulunduğum aptal psikolojisinden yakınmıştım..
Bu hafta öyle bir sıkıntı geldi ki başıma, ALLAH'ım affet beni dedim...
Senin bana verdiklerinin kıymetini bilememişim, nasıl bu kadar kör olabilmişim dedim kendi kendime..
Bazı şeyleri kaybetmeden evvel kıymetini bilemiyor insan ne yazık ki..
Kaybettim önce, deli gibi aradım..
Büyük bedeller ödedim uğruna sonra buldum geri..
Çok şükür rabbim ben aciz kuluna acıyarak tekrar lütfetti verdi bana ve bu büyük bir ders oldu benim için..
Demem odur ki elimizdekilerin kıymetini bilelim ben gibi varlığından şikayet edip yokluğunda kahretmeyelim..
Zordu bu zamanlar benim için, çok zor..
Rabbim bir daha yaşatmasın böyle bir şeyi, şimdi ardında bıraktığı yıkıntıları nasıl toplayacağım bilmiyorum, umarım mevlam bunda da ben aciz kuluna çıkış yolu gösterip yardım eder..

Nursalkımın..

11 Eylül 2013 Çarşamba

10 Eylül 2013 Salı

GÖZ TEMBELLİĞİ HAKKINDA BİLGİLER VE BİR ÇEKİLİŞ

ÇEKİLİŞ BİLGİLERİ İÇİN BU GÜZL BİLGİLERİ PAYLAŞMAMIZI İSTEYEN NURGÜLCE'NİN SAYFASINA GİTMEK İÇİN BURAYA TIK TIK!

Göz Tembelliği tedavisinde bantla kapama yerine uygulanan yeni bir teknoloji...(Yazının sonunda muhteşem bir çekiliş bulacaksınız)

 

 Amblyz Dijital Kapama Gözlüğü nedir?

Dijital Kapama Gözlüğü, ambliyopi (göz tembelliği) tedavisinde kullanılan bir tıbbi cihazdır. Temel çalışma prensibi; sağlıklı gözün düzenli ve belirli aralıklarla kapanmasını sağlayıp ambliyopik (tembel) gözü işlevsel olarak geliştirmektir. Çocukların kullanımını kolaylaştırmak için gözlük şeklinde tasarlanmıştır.   Dijital Kapama Gözlüğü, içindeki çerçevesine reçeteli cam monte edilerek, normal optik gözlükler gibi kullanılabilir.
  Dijital Kapama Gözlüğü, dünyaca ünlü göz doktorları ve optometristler ile birlikte XPAND tarafından geliştirilmiştir. Klinik ortamlarda test edilmiş, güvenli ve verimli olduğu kanıtlanmıştır. 
  Dijital Kapama Gözlüğü,  çocukları tedavi ederken, maximum rahatlık ve konfor  sağlar.Tedaviye uyumu arttırır. 
Amblyz Dijital Kapama Gözlüğü'nün Faydaları;
·         Aileler ve çocuk için göz bandına göre daha konforlu bir tedavi biçimidir.
·         Aileler tarafından sürekli kontrol edilmesi gerekmemektedir.
·         Doktor tarafından optik gözlük reçete edilmişse, reçeteli cam takılabilir.
·         Periyodik kapama çocuğun günlük faaliyetlerine engel olmaz. Dolayısıyla tedaviye uyum artar.
·         Periyodik kapama tembel gözü binoküler görme egzersizi için zorlar.


Ambliyopi (Göz Tembelliği) nedir?
Ambliyopi erken çocukluk döneminde normal görsel gelişimini tamamlayamamış göz için kullanılan bir terimdir. Hastalığın halk arasında bilinen ismi göz tembelliğidir. Bir göz normal gelişimini tamamlarken, diğer göz normal görsel gelişimini tamamlayamıyorsa, o göz için ambliyopik göz ya da tembel göz terminolojisi kullanılır. Her yüz kişiden iki ya da üçünde göz tembelliği görülebilir. Göz tembelliği tedavisi için en uygun zaman erken çocukluk dönemidir.
Ne Zaman Görme Muayenesi Olmalı ?
Her çocuk üç yaşına kadar en az bir kez , ailesinde şaşılık, erken çocukluk kataraktı, ciddi göz hastalıkları gibi sorunlar olan çocuklar daha erken göz muayenesi olmalıdır.
Göz Tembelliğinin Nedeni Nedir?
1-Şaşılık
2-Kırma kusurları ve düzgün - eşit odaklanamama
3-Göz dokularının bulanıklaşması
Ambliyopi (Göz Tembelliği) Nasıl Tedavi Edilir?
Amliyopiyi düzeltmek için , çocuk genellikle zayıf olan gözünü kullanmaya zorlanır. Bu iyi gören gözün kapatılmasıyla gerçekleştirilir.
Kırma kusurlarının tedavisi için aynı zamanda gözlük reçete edilebilir.
Eğer göz muayenesinde katarakt veya herhangi bir başka bir organik anormallik saptanmışsa cerrahi gerebilir.
Ambliyopi (Göz Tembelliği) Neden Tedavi Edilmelidir?
Ambliyopi tedavi edilmezse bir çok problem ortaya çıkabilir. Bunlardan en önemlisi ;
1-Ambliyopik gözde kalıcı görme kaybı ortaya çıkabilir.
2- Derinlik hissi (üç boyutlu görme) kaybolabilir. 3D filmleri izleyemez ve 3D oyunları oynayamaz. Dünyayı düz görür (gerçek hayat 2D TV gibi görünür).
3-Pilotluk yapamaz ve yüksek makineleri kullanamaz.
4-Eğer iyi gören göz bir hastalık veya kaza nedeniyle kaybedilirse, tembel göz ile yaşam kalitesi azalacaktır.

 http://www.goztembelligi.org/
 http://www.amblyztr.com/
https://www.facebook.com/goztembelligi

Nursalkımın..

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Çift Yumurta TEKİZ'i..!



Saçma geldi değil mi konu başlığı, saçma biliyorum ama içimde ki ikileme nasıl bir başlık bulsam bilemedim..
Bu günlerde bocaladığım şeyler ve kocaman mutsuzluklarım var..
Depresyon alameti sanırım bunlar, çünkü hayatımda kötü yöne giden bir şey yok çok şükür..
Her şey sakin tüm olağanlığıyla devam ediyor..
Bir tarafım buna sevinirken diğer tarafım isyanlarda..
Bu tek düzeliğe isyan ediyor!
Öyle ki aptallaştım, afalladım..
Olmayacak şeyler dileyip sonra imkansızlıklarına üzülüyorum..
Sonra üzüldüğüm için kendime kızıyorum..
Ama dediğim gibi içimde kavga eden iki taraf var.
Biri saçları at kuyruğu şeklinde bağlı, jilet gibi takım elbisesi içinde, gözüne fazla büyük gelen gözlükleri ve elinde ki kalem-defter ikilisiyle bana bakan ve "seni yakarım" parmak işareti yapan bayan olgun tarafım..
Bir diğeri saçlarında buklelere, kimi şekilsiz tokalar geçirilmiş, rengarenk çoraplar giymiş yaramaz, ve mutsuz küçük kız tarafım..
Sanırım biri beynim, biri aklım..
Ve ben tüm bunlara uzaktan bakıp hangi tarafı seçeceğimi bilmiyorum,
Hangisiyle mutlu olacağımı bilmiyorum..
Kendimle;
Çelişiyorum, çatışıyorum ve buna nasıl dur diyeceğim bilmiyorum..


Nursalkımın..

27 Ağustos 2013 Salı

İmkansızdan Öte..


Sen bir şehrin gökte asılı incisi,
Ben bir yetimliğin en aciz dilencisi..
Hangi dilencinin boynunda olur ki incisi..
Sen bende öyle,
Ben çaresiz böyle...

Bu bir garibin imkansız düşleri..
Sahipsiz bir aşkın, çözümsüz bilmecesi..
Sen, kırıntıları bile dudaklarımda tebessüme yer açan deliliğim..
Sen, bu dünyada benden hiç haberi olmayacak gözü kara sevdiğim..
Sen, rüyalarda tutunabildiğim koca aşk..!

Bulur musun bir gün beni?
Dokunur muyum parmaklarına..
Yıldızlara bakar mıyım gözlerinden..
İmkansızdan bile daha öte..
İmkansızdan bile daha keskin..
Sen gönlüme malum sevdiğim..


(eskilerden)

Nursalkımın..

26 Ağustos 2013 Pazartesi

.. YABANCI



Uyanmak istemiyorum ey yabancı..
Seninle mutlu olduğum düşlerden...
Ben ki sana el gibi uzak..
Sen ki bana ten kadar sıcak..
Düşler prensi, yüreğimin cılız aşk sesi..
...



Nursalkımın..

23 Ağustos 2013 Cuma

Hayaller'im..


Ne hoştur hayal kurmak..
Bende ise daha bir hoştur..
Hayal dünyasında yaşamayı çok severim, belki de hayatın bu kasvetine katlanabiliyor olmam ondan..

Düşünsenize bu kadar kötülüğün olduğu bir dünyada hala umut edip yaşabiliyorsak bu hayal edebildiğimiz içindir..

Ben hayallarimle gerçeği karıştırırım çoğu zaman.
Hüzünlerimde geceleri gündüz, gündüzleri de gece olarak yaşamayı huy edinirim kendime..
Derim ki; " sabret bu bir rüya ve başını yastığa koyduğunda başlayacak tatlı gerçekler.."

Hissettiğim yorgunluk ve yoksunluk, baktım ki hayallerimi de tüketiyor..
Ne garip bir ruhtur insan..
Gerek okurken, gerek izlerken dokunduğum her mutlu sonlu hikaye bana hüzün veriyor..
Kendi mutsuzluğumun derinliğini hatırlıyorum..

Hayallerimde ki başrol oyuncusu olarak artık sahtesini hayal dünyamda kurgulamaktan yoruldum..
Hayallerden ve hayatlardan yoruldum...
Kalbimin ritimsizliğinden, heycansızlıktan yoruldum..

En zoru da her sabah mutlu bir hayalden mutsuz bir dünyaya uyanmaktan yoruldum..

:(



Nursalkımın..

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Ben Bir Karınca Kadar küçük Olabilirim...


Ben bir karınca kadar küçük olabilirim,
Ama safım belli olsun!
Zira bir ülkede ağaçlar kesilecek diye ayağa kalkan bir dünya,
Ülkemizden saatlerce haber yapan DUYARLI(!) tv kanalları,
Mısırda yüz binlerce masum insanların,
Sırf, sadece MÜSLÜMAN olması hasebiyle derin bir uykuda!
Rahat yataklarında, vicdanlarında gram sızlama olmadan sessizce yatıyor..
Evet ben bu durumu değiştirmem,
Mısır'da, İslam düşmanlarının yaptığı bu adi katliamları durduramam belki ama,
Yarın bir gün mevlam bu zalimlerden bunun hesabını sorduğunda,
En azından safım belli olsun...!

Kahrolsun bu zulmü reva gören haysiyetsizler,
ALLAH nurunu elbet tamamlayacak!
Ya KAHHAR, Ya KAHHAR, Ya KAHHAR!!!

Karınca Hikayesi

Kral Nemrud İbrahim peygamber’in ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydan yere odunlardan büyük bir yığın yapılmış. Odunları tutuşturmuşlar sonra. Alevler o kadar yükselmiş ki bulutların tutuşacağını sanmış çocuklar. Korkmuş kaçmış bütün hayvanlar. İbrahim Peygamber’i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış askerler. Atacaklarmış ki Nemrud’un ne güçlü bir kral olduğunu anlasın, görsün; bir daha ona karşı gelmesin İbrahim Peygamber.

Bu sırada bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru. Gökte uçan ve gagasında ateşe atmak üzere bir dal parçası taşıyan bir kartal onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp: “Bu acelen niye? Nereye böyle?”

Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp, “Duymadın mı” demiş. “Nemrud, İbrahim Peygamber’i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere su götürüyorum.”

Bu sözleri duyan kartal kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye başlamış. “Sen şu ateşe dönüp yüzünü hiç bakmadın mı?” diye sormuş. “Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?”

Su taşıyan karınca, “olsun” demiş. “Hiç olmazsa safımız belli olur.”

Nursalkımın..

15 Ağustos 2013 Perşembe

SatıLık CümLeLer...



Sahibinden,
Az ve temiz hislerle kullanılmış,

-"Seni Seviyorum!"
-"İyi ki varsın, iyi ki benimlesin, iyi ki benimsin!"
-"Ölene dek hep birlikte olacağız!"

cümleleri sonsuza dek satılıktır..

Ben;

Kefaleti ağır bir sevdanın, "yüreğimde ki kırıklarda asılı kalan";

-"Özledim!" sesi ile yetineceğim...

Nursalkımın..

14 Ağustos 2013 Çarşamba

...Önemli-Lik




Küçük mutluluklar elbette önemliydi,
Büyük hüzünlerin yaraladığı kalbi için...


Nursalkımın..

Bir Zamanlar..



Bir zamanlar mutlu olmuştu gerçekten..
Çocukça, aptalca çarpmıştı yüreği..
Bir zamanlar bakışlarında yer eden hüzün,
Gerçekten gitmişti bir süreliğine..
Çarpmıştı kalbi..

Bir zamanlar yalan bir sevdanın tutsağı olmuştu en büyük gerçekliği ile..
Dudaklarında yer eden tebessüm ilk defa taktığı bir maske olmamıştı..
Bir zamanlar inanmıştı yarınlara..

"dı"..

Bir zamanlar..

Nursalkımın..

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Siyah Kuğu Tarafından Mimlendim :)

Uzun zamandır çok fazla paylaşımda bulunamayınca ne yazsam diye düşünürken dört ayak üzerine düştüm sanırım :) Sevgili SİYAH KUĞU beni değişik bir mimle mimlemiş. Pek ala da etmiş :) Son zamanların meşhur deyişi : Ala yavrum ala :)

Elimden geldiğince sorulan sorulara cevap vermeye çalışacağım :)



Başlıyorum ..

BEN KİMİM?

Ben kimim? Bunu bana sorarsanız verecek ne cevap bulabilirim bilmiyorum...
Kısacası 26 yaşında, inişli çıkışlı yollarda yürüyen, hüzünlenmeyi seven, sevmese de kaderinde genelde yaşayan, yazıya, romana, şiire, hayali kimliklere bürünmeye düşkün bir garip kişiliğim...


BLOĞUMUN ADI NERDEN GELİYOR?


Bloğumun adı bir zamanlar çok değer verdiğim bir insanın bana seslenişinden geliyor..
O zamanlar bu isimle açılmış bir blog olduğum ve beni bu isimle tanıyan insanlar için de değiştirmeden öyle devam ettim..
Dile kolay 2006 dan bu yana 8 yıl oldu, hep nursalkımıydım..

BLOG AÇMAYA NASIL KARAR VERDİN?

Hatırlamıyorum ama internet aleminde formlarda sıkça paylaştığım şiirlerimin çalınmasından bunalıp hepsini bir yerde toplamak adına sanırım başladım bu işe..

KİŞİLİĞİM

Zor soru.. Aceleci bir kişiliğe sahibim, beklemekten nefret ederim.. Bazen zor, bazen kolay bir insanım.. Soğuk göründüğüm söylenir ama arkadaşlarım için canımı verecek bir yapıya sahibim.. Hep veren tarafımdır, kimseyle küs kalamam.. Neyim varsa hepsi dilimdedir, içten pazarlık yapmak zor hatta imkansızdır benim için.. Karşımdaki insana tanımadan etmeden koşulsuz güvenirim, bu yüzdendir çok kazık yemişimdir..

Sevdim mi bağlanırım, bağlandım mı biterim.. Kaybettim mi ölürüm..

Öyle böyle, deli bir şeyim işte..

HOŞLANDIKLARIM

Soruyu okuyunca aklıma ilk "Ebru Yapmak" geldi.. Suya resim yapmayı, bir damla boyayı şekilden şekile sokmayı severim..
Şiir yazmayı-okumayı, dizi-film izlemeyi, doğayı, doğa adına olan her türlü etkinliği severim..
Zaman zaman kimseden habersiz, alıp başımı gitmeyi severim..
Hikaye-roman okuyup, dizi film izleyip hayallerimde baş rolde kendimi koymayı severim..

Ama en önemlisi hayal etmeyi severim...

HOŞLANMADIKLARIM

Klişedir ama yalandan nefret ederim..
Menfaatçi insanlardan, elinde ki mevkiyi kişiliği için kullananlardan, haksızlıktan ve cehaletten nefret ederim..
Bilmediği bir konu hakkında gerekli gereksiz yorum yapan insanlardan özellikle kaçınırım, konuşmam..
vs. vs. diye devam eder bu liste uzatmayalım en iyisi :)

EN COK SEVDİĞİM MAKYAJ MALZEMEM

Kullanmıyorum ki...
Makyaj malzemesine girmez belki ama kokusuz el kreminden vazgeçemem..


ÇANTAMDA OLMAZSA OLMAZIM

Yukarıda ki ile aynı cevabı vereceğim.
El kremim olmazsa hiç bir yere gidemem..
Zira ellerimi yıkadıktan sonra krem sürmezsem hiç bir şeye dokunamam...

EN SON OKUDUĞUN KİTAP

Upss.. Burada susma hakkımı kullanıyorum :)
Neden demeyin, öyle işte :)

KİMLERİ MİMLİYORUM.

Her zaman ki gibi bu mimi okuyup üstüne alınan ve altına yorum yazan herkesi mimliyorum :)

Nursalkımın..

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Depresif İsyanLar..!



Saçmalamak istiyor hüzünlerim !
Tüm şehirleri yakıp yıkmak, sonra da katili olmaktır niyetim!
Bir karanlık çöktü içime, perdelerim sıkı sıkıya kapanmış sanki...
Ölümü hayal ediyorum derince ve gülümsüyorum imkansızlıklara..
Kara gece çökerken lime lime tenime, parıldayan bir yıldız dokunuyor sürekli sinirime..
Kızıyorum kendime!
Kaçıyorum gözlerimde ki ıslak şeyden.
Ama kaçamıyorum içimi delip geçen hüzünlerden!
Bahaneleri topladım koydum bir çuvala, fırlattım gitti!
Fotoğrafları da yırtıp attım!
Artık ağırlıklarımı taşımak istemiyorum, alın şu yükü omzumdan.
Rahat bırakın isyanlarımı, avuntularınıza ihtiyacı yok acılarımın.
Nasıl olsa hafifletmeyecek hiç bir nasihat kederimi!
Lütfen artık kendinizden örnekler vermeyi bırakın!
Ben nasıl olsa kabullendim üzerime düşeni!

Kandırmayın kendinizi böyle, hangi kavuşmalar efsane olmuş söylesenize..
Ardında hep iz bırakan kavuşulmayan hazin hikayeler değil midir ki?
Ferhat delirmemiş mi dağları oyarken, Mecnun ölmemiş mi Leyla aşkıyla kıvrım kıvrım yanarken?
Söylesenize Aslı öldüğünde kavuşmuş muydu Kerem'iyle?
Buluşabilmiş mi elleri elleriyle...?
Peki ya kavuştum sananlar önce öldürmediler mi tüm bakir yeminleri?
Tüketmediler mi sevgilerini?
Kirletmediler mi bencillikle birbirlerini?
Kanatmadılar mı kabuk bağlayan yaraları?

Bırakın da solsun gülüm, intikam alsın geceler benden.
Evcilik oynamak istiyorum mutluluklara dair acı sonla biten!
Neden öldürmüyor hiç bir hançer ruhumu!
Kesmeyen bıçaklarım var biraz bilemek gereken!
Paylaşılmıyor hiç bir acı, azalmıyor da anlattıkça...
Ve yalan! inanmayın sakın, geçmiyor hiç bir şey zamanla...

Bu gün derin kederler demliyorum vefasızlıkların yanında  akşamın beşine..
Rol model alıyorum tüm ölüleri kendime!
Ve sözlüğümden çıkarıyorum artık gülümseyen bütün sözcükleri....
Kalbimin orta yerinde bir yere bir çivi çaktım, astım yasaktır girmek yazısını.
Tıklatmayın!
Ebediyete kapattım artık ruhumun kapısını!

Koleksiyonlarım da var benim biliyor musunuz?
Kimi zaman hüznü biriktirdim katre kare, kimi zaman hazanı!
Kimi zaman imkansız hayaller yapıştırdım defterime, kimi zaman soğuk bir isyanı...
Karalayın tüm günlüklerimi, söndürün beni yakan ışıklarımı...
Soldurun geçmişimin tüm aşklarını..
Mükemmel olmak istemiyorum ben, belki içi boş bir sakız kutusu...
Çiğnenmişliklerim olsun başkalarının ağızlarında benim de...
Bulaşsın acım ilmek ilmek tüm evrene!
Balığı olmayan bir akvaryum da olabilirim gelecekte...
Böylece hiç kimse zevk almaz beni izleyince!

Mucizelere inanmıyorum artık, sokmayın yalan efsaneleri gözüme gözüme...
Benim karşıma çıkmıyor birden külkedisinin perisi ya da sormuyor dileğin nedir diye Alaaddinin cini..
Dokunmayın benim gamlarıma, yaslarıma ve en çok da isyanlarıma..
Ne olur rahat bırakın hüzünlerimi, solmuş çiçeklerimi, söylenememiş kelimelerimi...

Sadece bir şey istiyorum sizden, yırtın atın olmaz mı kaderdimi...!

Bırakın erisin gönlüm, bırakın tükensin tüm çarelerim..
Bırakın silineyim hayattan, bırakın bitsin burada benim hikayem...
Umurumda değil ne yaşamak ne ölmek bundan sonra!
Hayatıma dair, bedeli ağır hiç bir fermanı imzalatmayacağım!!!!!

Yemin ediyorum, söz verdim kardeşime, ölsem de kederimden bir daha yaşanmışlıklarımı gözümden damlatmayacağım!!!


Çatlasam da acımdan artık bir daha gözlerimi kanatmayacağım!!!!



(Eskilerden)

Nursalkımın..

23 Temmuz 2013 Salı

GEL..



Gel sevdiceğim,
Kaç yıl geçse de gönlümde hala hüznün yankılanırken gel!
Gel, gel ki bahar solsun gözlerimde,
Gel, gir yüreğime ecel olsun sözlerinde,
Ölüm beni senin sıcaklığında koynuna alsın, gel!
Yeter ki son bulsun bu sana susamışlık,
Son bulsun bu hazan mevsiminde hasret kalmışlık!

Gel, ey adı bende saklı kalan!
Dünüm ilmek ilmek karışırken bu günüme,
Gel, ıstırabın  fermanı acı acı işliyorken gönlüme,
Gel, olsun varsın ruhumda ramak kalsa da ölüme,
Yeter ki sen bulsun yüreğimde ki bu kara delik!
Son bulsun canımdan avaz avaz haykıran delilik!

Gel ey kara gözlü;
Vicdanım hala sensiz ve sessiz!
Gel, açlığına ifşa ruhum hala bakire ve kimsesiz..!

//Eskilerden..

Nursalkımın..

22 Temmuz 2013 Pazartesi

GİT DEDİ..

Git dedi çaresizliklerini avucunda tutarken sıkıca,
Elinden gelen tek şey buydu,
Onun gidişi, yüreğinin bitişiydi biliyordu ama..
Göndermeliydi..

Usulca kanarken içinde anılar,
Bir tarafı kor misali yangın yeri,
Bir tarafı sessizlikten buz tutmuş!
Üşüyor.. Bir de yanıyor..

İki farklı mecaz yüreğinde,
Belki yanmaktan belki de üşümekten tir tir titriyor.
Git dedi çaresizliklerini avuçlarında uyuturken,
Gözlerinden akan bir damla, mıh oldu düşemedi..

Ve son söz yankılandı dudaklarından,
Git dedi..
Onun gidişi, yüreğini teslim edişiydi..
Ama göndermeliydi..
Onun gidişi ruhunun tenden firar edişiydi..

-Git dedi..
-Git-me! diyebilmeyi dilemişti..


// Taslaklardan

Nursalkımın..

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Uykusu Gelmiş



Sormayın geceleri film tadında rüyalar gördüğüm için pek alamıyorum uykumu..
Filmlerim pardon rüyalarım yarı gerilim çoğunluk aksiyon dolu olduğu için ben gece uyumak yerine koşuyorum da koşuyorum..
Tabi uyandığımda haliyle yorgun ve uykusuz kalkıyorum..
Benim için ramazanın en zor tarafı bu uykusuzluk, ramazan bu sene taşınma yorgunluğunun üstüne gelince iyiden iyiye uykusuz ve huysuz oldum. Bişey değil mübarek ramazan-ı şerifi iyi ağırlayamıyorum :( ondan muzdaribim..
Tüm gün şirkette uyukladığım için de ne bloguma ne başka bir şeye konsantre olup bakamıyorum..
Biliyorum bir kaç arkadaşım benden ev resimleri paylaşmamı bekliyor, inanın aklımda paylaşacağım ama bir türlü resim çekmeye vakit bulamıyorum.
Taşınma bitti demiştim ama hala düzen oturtmaya çalıştığım için çok işim oluyor..
ALLAH bana ve benim gibi kararsızlara kolaylık versin ne diyelim..

Neyse efendim uzun lafın kısası herkese bir selam edeyim, mübarek ramazanlarını tebrik edeyim istedim..
Hepimize, tüm Müslüman alemine hayırlı, huzurlu ve bereketli ramazanlar diliyorum..
Rabbim bu mübarek günlerin hatırına dünyada ki tüm Müslümanlara selamet ve kurtuluş versin..

(Amin)

Hayırlı ramazanlar..

Nursalkımın..

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Kim Gelmiş :)

Ben geldim :)
Neredeydim diye soran beni merak eden olmamış hiç bu sefer..
Anlaşıldı unutuldum sanırım :)

Neyse siz sormadan ben söyleyeyim yıllık izine çıktım efendim.
Bu süre zarfında tatil yapıp, dinlendiğimi sananlar çok büyük bir yanılgıya düşmüş olurlar,
zira ben bu dönemde dinlenmek şöyle kenara dursun daha beter yorulup şirkete dinlenmeye geldim diyebilirim.

Ne zamandır yoğunluğumun müsebbibi taşınma işini hallettim, dün gece itibari ile son koliyi de yerleştirip yeni evime geçiş işlemlerini tamamladım ALLAH'ın izniyle..

Tabi hala ufak tefek eksiklerim var ama onlar çok acil değil ve her gün oradan oraya koşturmamı da gerektirmeyecek şeyler.

O yüzden artık bloguma daha çok vakit ayırabileceğim.. Zamanla evimin bazı bölümlerini sizlerle paylaşacağım ama şimdilik elimde resim yok. O yüzden bu günlük sadece hepinize merhaba demek istedim :)

Ben geldim :)

Nursalkımın..

18 Haziran 2013 Salı

DANTELDEN AVİZE YAPIMI & SEMAN'IN ÇEKİLİŞİ VAR :)



Uzun bir aradan sonra herkese merhaba..
İş, güç kovalamaca derken nihayet kendime ve sizlere ayıracak bir vakit kırıntısı buldum..
Bu aralar şiir-yazı perisinin yolu benim düşünce loblarımdan pek geçmiyor anlaşılan, hiç gelmiyor elime, dilime yazma hissi..
Ama kaç zamandır paylaşmak istediğim güzel bir konu var ve ne yazık ki hep erteleyip duruyorum.
İşte geldim bu gün onu sizlerle paylaşmaya :)
Elbet daha önce bileniniz, göreniniz çoktur :) Hatta yapanınız bile vardır eminim :)
Çok mu merak ettiniz, söyleyeyim efendim;
Bizim mucit hanımlar el emeği göz nuru dantelleri farklı tarzlarda değerlendirmeye devam ediyor, nasıl mı?
Şık ve tasarım harikası avizeler yaparak..
Üstelik yapım çok kolay!
Bayıldım ben, şatafatlı lambaları sevmiyorum o yüzden bende denemeyi düşünüyorum (Annem Duymasın :)) ve denemek isteyenler için bir haber sitesinde karşılaştığım anlatımıyla beraber resimleri buradan paylaşıyorum.

Ama ona gelmeden önce sizlere bir çekilişi duyurmak istiyorum.
Sema'nın günlüğü blog sahibesi arkadaşımız bir birinden kıymetli hediyelerle güzel bir çekiliş düzenlemiş.
BAKMAK VE KATILMAK İSTEYENLER TIKLASIN :) Bizlerde bu çekilişi yalnız bırakmayalım. Arkadaşımızın gönlüne sağlık.


Şimdi gelelim dantelden nasıl avize yapılırın faydalarına :)

(NOT : Burada ki resimler ve açıklamaları ŞU SİTEDEN aldım :) )




Yuvarlak biçimli dantelleri bir araya getirin. Buruşuk olmaması ileri ki aşamalarda işinize yarayacaktır.



Seçtiğiniz dantelleri duvar tutkalıyla ( duvar tutkalı işin sırrı) kaplayın.



Yuvarlak biçimli ya da lambanızın gözükmesini istediğiniz bir biçimdeki balonu şişirin.



Tutkalladığınız dantelleri uçları mutlaka birbirine değecek şekilde balonun üzerine yerleştirin. Daha sağlam olması için bir kat daha duvar tutkalı sürün.



Bir yere asarak sabitlediğiniz balonu bir gece bekletin.



Bir gece bekleyen ve üzerindeki dantellerin kuruduğundan emin olduğunuz balonu söndürün.



Ampul geçebilecek bir şekilde üst taraftan delik açın. Elektrik aksamını geçirin. Ve lambanız hazır!

Evet yapımı bu kadar kolay arkadaşlar. İnternetten bulduğum bir kaç model de böyle;











Nursalkımın..

13 Haziran 2013 Perşembe

5 Haziran 2013 Çarşamba

MİRAÇ KANDİLİ :)

Bu gün böyle güzel bir görüntünün oluşmasına vesile,
O güzeller güzeli nebinin, Muhammet Mustafa (s.a.s.) bizlere rabbimizden hediye getirdiği namazın,
İlk hediye edildiği gece olan Mübarek Miraç kandilimiz kutlu, mutlu ve huzurlu olsun.
Bu gece hürmetine dualarımız kabul, kalplerimiz temiz ve nur dolu olsun.
Rabbim bizleri selamet ve huzura eriştirsin.

Bana da duasında yer veren bol bol dua bulsun. (amin)


Ülkemizin selameti için dua etmeyi unutmayalım... Hayırlı ve huzurlu kandiller diliyorum..

Nursalkımın..

3 Haziran 2013 Pazartesi

AĞAÇLAR KADAR OLABİLSEYDİK..



Son günlerde sosyal medya denen yayın ortamında bir kavgadır aldı gidiyor..
Birileri birilerine sürekli hakaret içerisinde, bir çekememezlik, bir kavga furyası..

Ülkede tam bir şeyler azıcık düzelecek umudu taşıdığımızda, yabancı güçlerin oyunuyla halk haklı haksız galeyana geliyor, getiriliyor.

İnsanlar birbirlerini çoğu aslı olmayan resimlerle, asparagas haberlerle kışkırtıp germe derdinde... Resmen gözlerimizin önünde kocaman bir halk ikiye bölünüp karşı karşıya savaşa sokuluyor, ama kimse görmüyor..

Borsa çöküşleri tavan yaptı, bir gram düzelen ekonomi yine dalga dalga..

Dedim ki eyvah kesin biri çıktı milli değerlerden birini kati suretle tenkit etti ondan bu feryat figan..

Ama gelin görün ki nedenini okuduğunda gözlerim doldu, yazık dedim.. Zira gezi parkı diye bir mekanda kesilmek istenen ağaçlar başlangıcı olmuş bu yerle yeksan eden sözde direnişin..

Sözde direniş diyorum şimdi bir taraf bana yancı çıkacak diğer tarafta topa tutacak..

Hayır ikisini de istemiyorum!!!

Tek düşünebildiğim keşke şu ülkede ağaç kadar değere sahip olabilseydim..

Çok duyarlı(!) vatandaşlarımız, 2001-2002 yıllarında biz liseli çocuklar okul kapılarında başımızda ki örtülerden tutulup yerlerde acımasızca sürüklendiğimizde, polisi, askeri hiç bişey dinlemeden coplarla bizleri sere serpe dövdüğünde, üniversitede okuma haklarımız adına kat sayı dedikler aptal bir eşitsizlikle engellendiğinde, alındığımız ikna odalarında çeşitli tehditler ve hakaretler işittiğimizde söyleyin ALLAH aşkına fotosentez yapamadığımız için mi bizlere kör, sağır ve dilsizdiniz?

Yeşil renkli olmadığımız için mi onca çileye, göz yaşına, yalvarışa sustunuz, tek kelime etmediniz. Yoksa o zaman size dokunmayan yılan bin mi yaşasaydı..

Bu kadar hak hukuktu derdiniz madem, o zaman ben hiç birinizi göremedim! Neredeydiniz, insanlığınızı tatile mi göndermiştiniz? Çünkü insan olan onca insanlık dışı harekete, yapılana susamazdı!!!!

Bu gün ağaçlar kesilmesin diye avaz avaz bağıran ey halk, bizlerin ruhları, umutları, çocuk hayalleri kılıçtan geçirildi bir zamanlar neredeydiniz???

Yazık, çok yazık..


Hatırlatayım mı??



Biz o zamanlar demiştik, SUSMA, SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK diye..

O zaman şimdi sokaklara dökülenlerin çoğu böyleydi.. (istisnalar alınmasın)



Nursalkımın..