7 Mart 2012 Çarşamba

Son Sigara..! // 11. Bölüm



BÖLÜM  1 // OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ..!


Deniz adımını atıp daha kapıya çıkmadan bileğinden tutan bir el onu durdurdu. Deniz şaşırdı, bir an ne olduğunu anlayamadı. Kendisine üzülmekle o kadar meşguldü ki, yüreği öylesine paramparçaydı ki, parçaları toparlayıp birleştirmeye çalışmaktan bunun ne olduğuna ya da ne olabileceğine dair hiç bir fikri yoktu.

Şaşkın bakışlarla arkasına dönüp kendisini durduran güce baktığında yine kalbi vücuduna hükmetmeye ve sol göğsünün üstünde bir yer yerinden fırlayacakmış gibi çarpmaya başladı. İşte bundan korkuyordu, onu gördükten sonra gitmek o kadar zordu olacaktı ki... Ağlamamak için verdiği tüm çaba boşunaydı.

Oysa Bora ile karşılaşmadan kaçıp gitmek için ne çok çabalamıştı. Şimdi ne yapacaktı? Deniz kendi acısına öyle dalmıştı ki Bora'nın ona sıkıca sarıldığını ve kendisinin de hiç tepki vermeden aynı karşılığı verdiğini ilk başta anlamadı.

Bora, Deniz'e sıkıca sarılırken onu kaybettiği düşüncesinin verdiği acıyı bastırmaya çalışırken hüzünlü bir sesle;
-"Beni bırakıp nereye gidiyordun?" Dedi.

Deniz başını kaldırıp sadece baktı, Bora'nın söylediklerini duymuyordu sanki.

Bora kolları arasında sıkıca sarılıp saçına öpücükler kondurduğu Deniz'e kısık ama isyankar bir sesle sormaya devam etti.

-"Seni tam bulmuşken kaybetseydim, Nasıl dayanırdım Deniz?" Bora dolan gözleriyle serzenişlerine devam ediyordu.

Deniz'in dili tutulmuştu, yaşadıklarının rüya mı yoksa gerçek mi olduğuna karar veremiyordu. Üç aydır aşkıyla yanıp tutuştuğu ama uzak durmak zorunda olduğu adam şimdi ona sıkıca sarılmış öpüyor ve kendisini kaybetmekten bahsediyordu.

Bu olsa olsa rüya olabilirdi, bu yaşananlar nasıl gerçek olacaktı ki? Çünkü Deniz bunun imkansız olduğunu düşünüyordu. Olsa olsa beyni ona oyun oynuyordu.

Bora, Deniz'in şaşırdığının farkındaydı. Buna kendisinin sebep olduğunu biliyordu, kendi sözleriyle ikisini birbirinden uzak kalmaya mecbur eden kendisiydi. Kim bilir bu zaman zarfında Deniz kendisi gibi ne kadar acı çekmişti. Bora ona istemeden de olsa acı çektirmiş olduğunu düşününce tekrar sıkıca sarılıp, Deniz'in başını göğsüne bastırdı. Saçlarını defalarca öpüp kokladıktan sonra Deniz'in çenesini avucu arasına alıp yüzüne bakmasını sağladı.

-"Özür dilerim, oysa ben.." Bora lafını tamamlayamadı. Aylardır hayalini kurduğu sahne nihayet gerçek olmuştu. Bu öyle iç yakıcı bir hasretin kavuşmasıydı ki konuşamadı. Bora Deniz'in dudaklarına ani ama yumuşak bir öpücük kondurduktan sonra tekrar sarıldı.

Deniz hala tek kelime edememiş şaşkın bir şekilde olan biteni izliyordu. Sanki ruhu bedeninden ayrılmış uzaktan öylece ikisini izliyordu.

Aklı karışmış, bütün dünyası bulanıklaşmıştı. Bora onu ikinci kez öpüyordu ama bu sefer farkında olarak ve isteyerek yapıyordu bunu. Deniz yine karşı koymadı, tıpkı ilk tanıştıklarında olduğu gibi.

Deniz durakta ki ilk günlerini hatırladı. Bora o günde aynı bu gün olduğu gibi sıkıca sarılmıştı ona ve tüm hayatı bir anda o sarılma ile değişmiş, Deniz'in hayatında ki en güzel duygu olan aşkla tanışmasına sebep olmuştu.

Ve bu gün yine bir sarılma ile hayatının tamamen değişeceğinin farkında değildi.

Hala bütün olan biteni anlamaya çalışıyordu ama yine aynen ilk gün olduğu gibi karşı da koymamış ve yine kendini Bora'nın güçlü kollarının arasında ki sıcak göğsüne bırakmıştı. Dünya umurunda değildi artık.

Kapıda ne kadar öylece sarıldılar ikisi de bilmiyordu, bildikleri tek şey bu anın sonsuza kadar sürmesini istedikleriydi.

Sessizliği bozan yine Bora oldu, Deniz'e sıkıca sarılmaya devam ederken
-"Ben de seni seviyorum Deniz" dedi. Birlikte oldukları gece Deniz'in defalarca dile getirdiği bu cümleye rüyalarında öyle çok karşılık vermişti ki, tekrar tekrar söyledi Bora.

"Ben de Seni çok seviyorum."
"Ben de Seni çok seviyorum."
"Ben de Seni çok seviyorum."
"Ben de Seni çok seviyorum."

Deniz, şaşkındı ne diyeceğini bilmiyordu, şuan aklına hücum eden tek şey Bora'nın aşkı olduğundan olayları anlamlandıramıyordu.
-"Ama sen.." diye kekeledi Deniz, aklında öyle çok soru vardı ki..

Bora sormasına izin vermedi ve işaret parmağını Deniz'in dudaklarına bastırıp hafifçe, alnından öptü.

Deniz'i çıkmak üzere olduğu kapıdan nazikçe içeri çekip elinde ki valizi aldı ve kapıyı kapattı. Bora valizi holün köşesinde ki ayakkabı dolabının üstüne koyduktan sonra Deniz'in elinden tutarak onu mutfağa doğru hafifçe çekti.
Bora önde Deniz arkasında birlikte mutfaktan geçerek balkona çıktılar.

Deniz hala tek kelime etmemiş, Bora'ya uymuştu. Olayların hala gerçek mi rüya mı olduğuna karar verememişti. Nihayet balkonda ki salıncağa oturduklarında Deniz konuşma cesareti buldu.

-"Ama sen, nasıl oldu? Nasıl anladın?" diye sordu Bora'ya. Elleri hala Bora'nın avuçları arasındaydı.

Bora bir yandan tatlı tatlı Deniz'in ellerini okşarken bir yandan deniz'in başını döndürecek şekilde sıcacık gülümsedi,

Hayalleri gerçek olmuştu. Bu nasıl olmuştu bilmiyordu ama olmuştu. Deniz gerçekleşen bu mucize karşısında gözlerinde ki yaşlarla rabbine sonsuz kere şükürler etti.

Bora cevap vermedi, şu an istediği tek şey Deniz'den uzak geçen üç ayın acısını şimdi ona burada saatlerce sarılarak çıkarmaktı.

Deniz Bora'nın aklından geçenleri anladı kendisi de aynı şeyi istiyordu ve başını Bora'nın göğsüne yaslayarak  sevdiği adama sıkıca sarıldı.

Deniz biraz sonra başını koyduğu yerden yukarı kaldırdı, gözleri Bora'nın gözleriyle buluştu. Deniz'in heyecandan dili tutulmuştu sanki, konuşmayı bile unuttuğunu düşünüyordu. Ama yine de içinde ki tatlı merakı bastıramıyordu.

-"Peki, nasıl anladın." diye sordu. Gerçekten merak ediyordu Deniz, oysa aralarında buzdan inşa edilmiş dağlar vardı, nasıl olmuştu da Bora onun aşkını görebilmişti.

Bora yine Deniz'in yüreğini ısıtan bir sıcaklıkla gülümsedi, Deniz'in merakının farkındaydı ama bu durum hoşuna da gitmişti.

-"Peki, sen neden hiç söylemedin?" diye soruya soruyla karşılık verdi. Deniz'in yanakları kızardı. Ne söyleyeceğini bilmiyordu. Söylemek istemiş ama her defasında Bora'yı kaybetmekten korktuğu için bunu yapamamıştı. Deniz bunları düşünürken, sevdiği adam konuşmaya devam etti;

-"Bana hayatta verilen en güzel iki hediyeden beni neden mahrum bıraktın Deniz." diye tekrar sordu Bora.

Deniz'in iki hediye lafından hiç bir şey anlamıştı.
-"İki hediye?" diye sordu. Şimdi aklı daha çok karışmıştı. Bora'nın bebeği bilme ihtimali aklının ucundan bile geçmiyordu ama bu gün zaten mucizelerle dolu bir gündü ve her şey olabilirdi.

-"Bebeğimizden bahsediyorum sevgilim." diye karşılık verdi Bora, bir yandan Deniz'in karnını severken konuşmaya devam etti.

-Her şeye sebep bendim değil mi? O aptal konuşma yüzünden bize acı çektirdim ve birbirimizden uzak kalmamıza sebep oldum. O gün sana güven vermek için söylediğim şeylere kendimi o kadar çok inandırmışım ki seninle geçirdiğimiz o geceyi bile hep rüya sanıyordum. Çünkü senin bana aşık olmanın imkansız olduğunu sanıyordum." dedikten sonra derin bir iç çekti Bora ve anlatmaya devam etti;

-"O gün sen erkeklerden öylesine iğreniyordun ki, seni kaybetmemek için çıkıverdi ağzımdan o laflar. Ben sadece sana güven vermek istedim, seni seviyordum ama diğerleri gibi değildim. Ama sana bunu nasıl ispat edebilirdim? Seni gördüğüm daha ilk gün tutuldum sana Deniz. Bunu sana defalarca açıklamak istedim ama her defasında o gece ki hayalin gözlerimin önüne geldi, Her defasında beynim vücudunda ki yaralar, gözlerinde ki acı ve erkeklerden bahsederken ki iğrentili sözlerini hatırlatıyordu bana." dedikten sonra sıkıca sarıldı Deniz'e.

O gece tekrar gözlerinde canlanmıştı.

Deniz, dehşet bir acıyla kıvranırken, vücudunda ki morluklara bakarak -"Kimse bu güne kadar bana karşılıksız bir iyilik yapmadı" demişti.

O acı dolu ses ve görüntü beyninin duvarlarına tekrar çarpınca, Bora'nın acıdan yüzü buruştu. Deniz'i ne zaman öyle hatırlasa yüreğinde bir parça sızlıyordu.

-"Seni seviyorum Deniz, seni gördüğüm ilk andan beri Seviyorum!" dedi Bora.

Deniz ne diyeceğini bilmiyordu, hayatında hiç böyle mutlu olmamıştı. acılar ve kederle dolu hayatı gözlerinin önünden geçerken gözleri yağmur gibi Bora'nın göğsüne yağıyordu.

-"Biz de seni seviyoruz." dedi Deniz. Başını kaldırıp Bora'ya baktığında gözlerinde ki yaşlarla gülümsüyordu.

-"Benimle evlenir misin? Sanki başka şansın varmış gibi.." Bora gülümseyerek alması gereken cevabı da söyleyerek sordu Deniz'e.

Deniz artık hıçkırıklarla ağlıyordu, Bora'nın dudaklarına kondurduğu öpücükle verdi cevabını.

-"Her şeyden çok.."

....

Orada o balkon da güneş'in ışıkları hafif hafif esen rüzgarla onlara dokunup geçerken içlerinde ki tüm incileri döktüler birbirlerine. Tüm sevgilerini, yan yana ama birbirlerinden uzak geçirdikleri her günün hasretini gidermek istercesine sıkıca sarılıp o zaman zarfında neler yaşadıklarını anlattılar birbirlerine...


(Devam edecek)


Nursalkımın..

4 yorum:

  1. e düğünde pasta yememize az kaldı demektir..kabiliyet bunu yazmak..hayatta beceremem..

    YanıtlaSil
  2. devamını sabırsızlıkla bekliyorum canım...
    emeğine sağlık...
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Deniz mutlu olmayı çoktan hak etti... Yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Hikaye çok güzel hele dünki müzikle roman okuyormuşum gibi geldi. Ama müzik değişmiş bu gün :)

    YanıtlaSil