31 Ekim 2012 Çarşamba

SON SİGARA..! (1.Bölüm) (YENİDEN - HİKAYE)

Arkadaşlar "Son Sigara" hikayesini baştan, ufak düzeltmeler yaparak yayınlamaya bu gün itibari ile başladım. Yorumlarınız benim için çok önemli ve değerlidir. Arkadaşlarınıza da okumaları ve düşüncelerini bildirmeleri hakkında tavsiyede bulunursanız çok ama çok sevinirim. Şimdiden hepinizin gözlerine ve yüreğine sağlık. Sevgiler..




EKİM - 2010
Hafif hafif yağmur çiseliyordu, sahil kenarında ki durakta elinde pejmürde valiziyle beklerken. Deli deli ve sert esen rüzgâr birden içini ürpertti, deri ceketinin yakalarını kaldırdı. Islanmış saç uçlarının değdiği ensesi her zamankinden daha çok üşüyordu. Hayret etti, şehrin olanca gürültüsü nasıl oluyordu da duyulmuyordu bu gün?
Bu sessizlik kulaklarını tırmalarken kolları üşüdü, kalbi daraldı, bunu düşünür düşünmez tarifi mümkün olmayan bir acı gelip tokat gibi çarptı yüreğine.
Gözlerinin dolduğunu fark etti, şaşırdı sabahtan beri onca ağlamanın ardından hala kirpiklerini ıslatacak kadar gözyaşı kalmıştı..
Göz kapaklarını kırptı bir kaç defa ve göz bebeklerine bastıran hüznü bertaraf etmeye çalıştı. Kafasını iki yana salladı, ellerini ıslanmış saçlarının arasında gezindirdi.

Canı her zaman ki gibi sigara çekti, eli gayri ihtiyarı cebine gitti. Akşam bir hışımla cebine soktuğu kağıdı buruşmuş sigara paketini eline aldı, uzun uzun baktı, kapağını açtı, içinde yarısı içilmiş ve söndürülmüş bir sigaradan başka hiç bir şey yoktu.
İçinden deli gibi bir ses onu yakıp içmesi gerektiğini haykırsada içmeye kıyamadı, içinden fışkıran bu isteğine karşı gelip sigara kutusunun kapağını kapattı ve tekrar cebine koydu.

Önünden gelip geçen otobüslerin hiç birine binmedi, kendine korna çalıp duran taksilere de aldırış etmedi. Kaç saattir oradaydı bilmiyordu. Eli, cebine koyduğu sigara paketinin üzerinde öylece bekliyordu neyi beklediğini bilmeden.
Bu gün bu şehirde kimsesiz, sessiz, çaresiz ve tarifsizdi Bora, içi yanıyordu!
Her şey onunla yine bu durakta başlamış ve yine her şey onunla son bulmuştu..

...

NİSAN - 2004

Ilık bir bahar akşamı aniden bastıran yağmurdan kaçıp, koşar adımlarla neşeli bir şekilde bu durağa sığınmıştı. Ve canı yine sigara çekmişti, paketini cebinden çıkarmış içinden aldığı tek dal sigrayı dudakları arasına sıkıştırmıştı.
Biraz arandıktan sonra cebinden çıkardığı çakmağı yakmaya çalışmış ama ıslanan çakmağın yanmadığını görünce sinirlenip yolun karşısına fırlatarak arkasından kısık bir sesle küfretmişti. İçinden şimdi ne yapacağım diye düşünürken gayrı ihtiyari;
-"Offfff yaa" diye söylendi kendi kendine. Kendisini yarı yolda bırakan çakmağının arkasından sinirli bakışlarla öylece bakarken beynine bastıran sigara içme isteği ile içinden bir müddet daha söylendi. 

-"Çat!"

Arkasından gelen çakmak sesini duyunca bir an korkup sendeledi. Yavaşça ve tedbirli bir şekilde arkasına döndüğünde işte o an orada durağın bir köşesine sinmiş, sırılsıklam ıslanmış bir şekilde beklerken gördü onu. Elinde ki çakmağı yakmış ve ona uzatıyordu.

Aklına hücum etmiş sigara içme isteği içinde önce baştan aşağı süzdü onu, üstünde buz mavisi kirli bir elbise ve kot bir ceket vardı. Saçlarını solgun ve çiçekli bir bandana yardımıyla geriye itmişti.
Saçları ıslaklığın da etkisiyle beline kadar uzanıyordu. Düz saçlarının bal rengi, yağmurun etkisiyle ıslanarak hafif koyulaşmıştı.
Yüzü bembeyazdı, yanakları hafif pembeleşmiş, koyu deniz yeşili gözleri ise kızarmıştı.
Bora onu inceden inceye bakışlarıyla süzerken kız aniden irkildi, elinde ki valiz yere düşerken cılız bir sesle sadece -"Ahh.." dedi. Kızın elinde ki valiz yere düştüğünde hiç ses çıkarmamıştı. Belli ki içinde de çok bir şey yoktu..
Kız, elinde yanan çakmakla o kadar uzun süre beklemişti ki ateşten ısınan çakmak elini yakmıştı. Bora ancak kızın irkilmesiyle kendine gelebildi, zaman kavramından sıyrılmış bu bakışma sürecinden sonra adeta damarlarını tırmalayan sigara içme isteğine yenilip kızın elinden aldığı çakmağı dudakları arasında beklemekten nemlenmiş sigaraya yaklaştırıp yaktı. 

Nefesiyle birlikte içine çektiği duman vücudunda bir anlık adrenalin patlaması yarattı, kaç saat olmuştu içmeyeli bilmiyordu ama bu gün yoğunluktan çok fırsatı olmamıştı o yüzden içine çektiği ilk duman hafif hafif başını döndürmüştü. 
Bir yandan sigaranın kendisinde yarattığı çapkın etkiyi düşünürken aynı anda aklı durağın köşesine sinmiş esrarengiz kızdaydı.

Öylesine güzel ve naif görünüyordu ki, büyüsüne kapılmış bir müddet kendine gelememişti. Sonra birden aklına elinde ki çakmak geldi, kıza uzatırken bir yandan;

-"Merhaba, ben Bora." Dedi.

Kız biraz ürkek, biraz tedirgin Bora'nın elinden çakmağı alırken kendine uzatılan eli hafifçe sıktı. Ürkek bakışlarında ki tedirginlik aynı şekilde dudaklarına yansımış bir edayla cevap verdi kız;

-"Deniz..!" Dedi. Sesi titriyordu, ağlamaktan kızarmış gözlerinden yanaklarına doğru bir iki damla daha süzüldü.
Kızın adeta kanı çekilmiş ve buz gibi soğumuş elini tuttuğunda Bora'nın içi titredi ve nedenini bilmesede kızın elini bırakmadı. Şuan mantığı vücuduna hükmedemiyordu Bora ilk defa istem dışı hareket ederken hem kendine şaşırmış hem de karşısında duran bu kıza öylece bakakalmıştı.
Neden sonra o anda kızın yüzünde ki ıslaklığın yağmurdan değil ağlamaktan olduğunu anladı. Kendini toparladı ve sigarasından derin bir nefes çektikten sonra ne olduğunu soran bir sesle;

-"Deniz.." dedi ve cevabı okumak istercesine kızın gözlerinin derinliklerinde kayboldu.

-".." Deniz hiç cevap vermedi..

Bora ne olduğunu anlamak istercesine bir müddet daha Deniz'in yeşil gözlerinde ki asi denize dalıp gitti.. Kendine geldiğinde kızın hala ağladığını fark etti. Ne yapacağını bilemedi bir an. Kim olduğunu bilmediği ve ömründe ilk defa gördüğü on sekiz-on dokuz yaşlarında olduğu anlaşılan bu kıza karşı içinde tarif edemediği bir şefkat hissi belirdi. Kendini "Deniz" olarak tanıtan bu kızın deniz yeşili gözlerinden sızıp duran damlalar sanki Bora'nın yüreğine akıyordu.

Her şey bir anda olup bitti, Bora elinde olmadan kızı kendine doğru çekti ve sıkıca sarıldı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama içinden gelen buydu ve yaptığı bu hareketten pişmanlık duymuyordu.

-- Ve ömrü boyunca da bunu yapmayı aklına getirdiği için ALLAH'a şükredecekti. --

Garipti kız hiç direnmedi, ne olduğunu dahi sormadan, usulca kendini çeken bu adama yaklaştı ve başını Bora'nın siyah keten gömleği ile çevrelenmiş geniş göğsüne dayadı, birine tutunmaya öylesine ihtiyacı vardı ki! Başını Bora'nın göğsüne yaslar yaslamaz kendini sıkıca tutan bu yabancının kollarına yığılı verdi bir anda.

(Devam edecek)


Nursalkımın..

10 yorum:

  1. Nedense blogta kişisel, hayatından yazılardan öte hikaye tarzı yazı paylaşan blogları daha çok seviyorum. Elime kahveyi alıp bir romanın kısmını okur gibi hissettim. Güzelll!

    YanıtlaSil
  2. canım çok güzeel devamı için beni bekletme lütfen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok canım bu sefer beklemek yok, her güne bir bölüm.
      İkinci Bölüm yarın inşaALLAH.

      Sil
    2. canııım ya önceki paylaşımlarındaki 16 bölümüde bir oturuşta okudum. ama son bölüm yoook ben nasıl bekleyeceğim o kadar zaman :( çok güzel yazmışsın.

      Sil
  3. canım merhaba öncelikle geçmiş bayramın mübarek olsun...
    ve yeni headerın çok güzel olmuş, çok beğendim...

    hikayenin 1. bölümünü okudum, çok güzel başladı ilerleyen bölümlerimi sabızrsızlıkla bekliyorum.
    yüreğine sağlık ...

    canım bu arada biz daha hikayeyi okumadık melek arkadaşımızın yorumunu okuudm da keşke okumasaydım...
    çok kızıyorum biz görmeden okumadan ilerleyen sahneleri anlatanlara :(((

    YanıtlaSil
  4. güzel başlangıç.
    aynen hissettim valla.
    bi de, öyle duran kızlara erkekler bayılır zaten.

    ilk bölümde, ki'ler ve de, da'lar yanlış ama.
    bir de gezindirdi değil gezdirdi.
    bir de, kendine korna olmaz, kendine sözcüğü silinmeli.
    :)
    sevdim.
    :)

    YanıtlaSil
  5. Bir denize giriyor bakışlarım okuduklarımdan..

    YanıtlaSil