20 Ekim 2014 Pazartesi

Yırtık Perde..



Bazen kendimizi dinleriz..
O an içimizin renkleri canlanır gözlerimizde ve belki de sadece soğuk, nemli bir yalnızlık buluruz..
Koca bir kara boşluk, belki de hayallerimiz ruhumuzdan koparak gelir önümüze ve içinde koca bir yaşanamamışlıktır tüm gerçek...
Sessizliği dinleriz uzun bir müddetçe, çoğu zaman kimsesizliği..
Bayatlamış hüzünler yine meze olur sofralarımıza,
Acının rayihası öylesine sarhoş eder ki nahoş bünyemizi,
Sözlerimiz şaşırır yolunu korkak bakışlarımız eşliğinde..
Bazen gözlerimize doğru yol alır batmalar, bazen yanaklarımızın üzerinde ıslak ince bir çizgi olur hayat..
Can parçalanır boşluklarda ve biz çoğu zaman ayrılığı içeriz süslü bardaklarla..
Bize biçilen, payımıza düşen hangi çaresizlikse sessizce kabulleniriz..
Ellerimize alelade tutuşturulmuş yoksunluk içeren bütün hisleri sessizce alıp gideriz..
Kimi zaman heybemize biriktirdiğimiz bu hisler yorar bacaklarımızı, acıtır yüreğimizi..

Toprak gibi olmak isteriz bazen, kabullenilmiş çürük cesetlerin sessizliği gibi sessizce kabullenmeyi kabullenmek..
Can tak ettiği noktada kopmak için tenden çırpınsa da, payımıza düşeni çekmek hüküm olarak giydirildiğinden kaderimize kıvranırız..

"Ölecek kadar nefessiz kalır ama yaşayacak kadar da nefes alırız.." ne yazık ki..

Sayarız, acıları oynattığımız yırtık perdeli hayat tiyatrosunda yıkılışlarımızı!

Bir, iki ve üç...

Bir, iki, üç..

Bir...
İki...




Nursalkımın..

3 yorum:

  1. Nur'um, iki gözüm canım benim, gönlü güzel kızım benim, hüzünlü güvercinim satırların bu ablanı derinden etkiliyor..Sen yaz ben vakit buldukça okurum.. Öyle güzel ki anlatımın..Seni seviyorum canım kardeşciğim..

    YanıtlaSil
  2. "Ölecek kadar nefessiz kalır ama yaşayacak kadar da nefes alırız.." ne yazık ki.
    Cümlelerinle dans ettim....

    YanıtlaSil
  3. Bu aralar severek okuduğum blogların başında geliyosun :)) gerçeklerle yüzleşip acıyla yaşamayı öğrenmemiz lazım ama o da çok zor okuyor ne yazık ki

    YanıtlaSil