27 Nisan 2016 Çarşamba

Şirazesi Şaşmış Melankoli.. (vol:3)

NOT:Bu yazı ve bu başlıkta yayımlanacak olan bütün yazılar ve kurgular argo/küfür ve melankoli içerecektir. Ona göre okuyunuz lütfen!



Kahır neydi?
Yenir miydi bu lanet şey?
Tadı var mıydı yüreğini çatlatırcasına acıtan bu şeyin..
Neden hep yenilen taraf oluyordu?
Neden hep imkansızdı düşleri..
Sahi imkanı olsaydı bazı şeylerin acaba nasıl mutlu olunurdu..

Sorular, sorular..
Bütün gece kimsenin duyamayacağı sesle ama içinde çığlıklar koparak hıçkırıkları ile yastığa yumulurken sordu durdu kendine..
Umutlarını defalarca yumrukladı hayallerinde, sokak lambasının titrek ışığı perdenin tam çekilmemiş kısmından odaya sızarken, karanlıktan neden korktuğunu düşündü..
Çok mu şey istemişti şu lanet hayattan da payına hep bu yangınlar düşüyordu. Şimdi sevdiği ama kendisinden haberi olmayan o adam yatağında uyurken o, onun kollarında olmayı, sıcak bir öpüşle avutulmayı ne çok isterdi..
Acaba "O" kendisinin bu kadar çok arzulandığını bilse ne hissederdi..
Salakça gülümsedi kendi kendine.. Dışarıdan göründüğünün aksine içinde ki ahlaksız kadının gülümsemesiydi bu.
Bir de sevişmek denen şey sevilen kişi ile olmadıktan sonra aynı ismi almıyordu ki? Kimisinde bu durum tecavüz oluyordu kimisinde ise iş..
İş.. İsmine orospuluk denen bu fiil aslında onun güncesinde yine tecavüzdü.. Hangi kadın sevmeden sevişmeyi kendine iş edinirdi ki.. Gönüllü tecavüz diye düşündü...

Saate baktı, lanet olsun saat gecenin 3'ünü çoktan geçmişti. Yarın yine iş vardı. O ise mide bulantısı ve ağlamaktan ve de çoğu gece yaptığı gibi düşünmekten uyuyamamıştı. Üstelik aslında olmayan ama kendisinin bu zamanlarda midesini kaldıran o kokudan kurtulmak için duş almadı gerekiyordu.

İş demişken işini hem seviyor hem de her şeyden olduğu gibi nefret ediyordu.
Seviyordu zira boşanma arefesinde olduğu eşinden başka türlü kurtulamıyordu. Birde bir tek çalışırken tüm dünya ile bağlantısını kesmeyi becerebiliyordu. Aslına bakılırsa hayatında kendi için becerebildiği tüm iyilik buydu. Aklını bir tek müzik ve işiyle meşgul ediyordu. Aksi taktirde delirmemesi için avunabileceği elle tutulur bir şeyi yoktu.

Yaşamı alt üst olmuştu, belki eskiden sevdiği ama şimdi ise hiç sevmediği bir adamla aynı evi paylaşıyordu. Üstelik nadirde olsa bu geceki pis duruma düşüyordu. Sahi yine aklına geldi gecesinin evveli. Hani iş ya da tecavüz denilen olay vardı ya ! Peki kendi durumu bunlardan hangisine giriyordu? Elinde olmadan öğürdü, koca akşam yediği-içtiği tek şey olan bir yudum suyu midesinde tutmayı beceremiyordu..
Buna daha ne kadar katlanabilirdi bilmiyordu. Katlanmamalıydı ama kendini öyle güçsüz ve çaresiz hissediyordu ki.

Kızgın mıydı? Evet ama kime, neye kızgındı?
Tüm bu şeyleri kendisi yapmamış mıydı yine kendisine?
Hep kendi seçimleri, seçtikleri değil miydi onu bu kahpeliğe sürükleyen?

Ağlamak nasılda bir parçası oluvermişti.. Oysa hayatında her şey farklı olabilir miydi? Bin bir umutla kendisine "eş" yaptığı adam onu biraz daha anlayabilseydi eğer, defalarca aldatmamış olsaydı daha güzel olabilir miydi hayatı? Daha cesur olur muydu tebessümleri ya da daha umutlu ve mutlu geceleri..
Peki gönlünde taşıdığı o kocaman yük daha taşınası ve umut edilesi olur muydu? Tüm insanlardan iğreniyordu, buna kendi de dahildi. Kimi zaman aklını söküp atası geliyordu. Yapabilmeyi diledi yine..

"ALLAH'ım" dedi yine sadece gecenin ve kendisinin duyacağı kadar kısık bir sesle..
İsyan değildi ama ihtiyaçtı belki de içinde ki asi yan! Yoksa bu durumla daha fazla baş edemezdi. İçinden çıkamayacağı kadar batmıştı karamsarlığa..
Tükenmişlik hiç bu kadar tesir etmemişti ruhuna..
Üstüne doladığı çarşafla kalktı yataktan, ne yapacağını bilmeden ağlaya ağlaya ilerledi karanlık koridorda..
Masanın üstüne bıraktığı kulaklıklarını aldı, kulaklarına geçirdi yavaş yavaş.. Canı yanıyordu ama bu acı kulağının kenarında ki morluktan mı yoksa kalbinde ki derin çukurdan mı onu bilmiyordu. Telefonu eline alıp onun girebileceği her sosyal mecrayı kontrol etti ve en sevdiği resmi açıp ekrana yerleştirdikten sonra müzik programını açıp her zaman yaptığı gibi sevdiğini düşünerek kendine rast gele bir parça açtı. Şarkıları kendince kaderin seçtiğini düşünmek istiyordu. Bu gece, kulağında, kolunda ve en çokta yüreğinde ki morluklarla göz yaşları sızarken gözlerinden play tuşuna bastı..

Kader, yetmedi mi bu gece ki sızım da bu şarkıyı seçtin!




s.ç.s.s.i.a.d...

Nursalkımın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder